İlkbahar ve yaz aylarında hemen hemen her nemli topraklarda yetişebilen güneşi seven semizotu, yaprak ve saplarıyla beraber tüketilebilen, kendine has mayhoş tadıyla bilinir.
100 gram semizotunu yaklaşık 95 gramı su, 22 kilokalori enerji, 1.8 gram karbonhidrat, 2.7 gram protein, 1.6 gram lif ve 0.1 gram yağ bunun 350 mg Omega 3 yağ asidini içerir. Bunun yanısıra potasyum, kalsiyum, magnezyum, A, C vitamin ve mineralleri bakımından zengindir.
Antik Mısır döneminde, semizotu kalp rahatsızlıklarının tedavisinde, Hipokrat döneminde ise idrar söktürücü etkisi, parazit tedavisi ve sindirim sistemini düzenlemek için kullanılırmış. Omega 3 içeriği en yüksek sebzelerdendir.
Yetişkin bir kadın 1,1 gram erkek için 1,6 gram omega 3 ihtiyacı vardır. Omega 3 Koroner kalp hastalıkları riskini azaltır, kötü kolesterol seviyesini düşürür, kan basıncını dengeler. Depresyondan korunmak için veya tedavisinde tüketilmelidir. Tümör gelişiminin ve kanserin yayılmasınının engellenmesinde de olumlu bir rolü olan Omega-3 düzenli bir şekilde vücuda alındığında konsantrasyon ve hafıza problemleriyle de savaşıyor.
Özellikle et ürünlerini tüketmeyenler için harika bir Omega 3 kaynağı olan semizotu, günlük Omega-3 ihtiyacının karşılanması tavsiye edilir. Lif bakımından zengin olan semizotu sindirim sisteminin daha rahat, dengeli ve düzenli çalışmasına yardımcı olarak kabızlık gibi sindirimsel problemlerin ortadan kalkmasına katkı sağlıyor. Aynı zamanda idrar söktürücü ve toksin temizleyici özelliği var. Semizotundaki lif bağırsak bakterileri için iyi bir prebiyotiktir ve besler. Semizotunun düşük enerjisi ve lifli olması zayıflamak isteyenler için tok tutucu ve kan şekerini daha dengede olmasını sağlar. A vitamini sayesinde cilt ve göz sağlığının iyileştirilmesi ve korunmasında önemli bir rol oynarken, C vitamini ile de bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve bağırsaklarda demir emiliminin rahat yapılmasını sağlıyor. A ve C vitamini içeriği sayesinde kolojen oluşumunu destekler cildin daha canlı ve elastik olasını sağlar. İçerdiği betalin pigmenti grubu antioksidanlar hücrelerde oluşan serbest radikallerin oluşturabileceği kanseri önlemeye yardımcı olur.
Semizotu hemen tüketilecekse bol su ile yıkanmalı. Semizotu hemen tüketilmeyecekse yıkanmadan, kuru ve çiğ şekilde küçük delikli buzdolabı poşeti içerisinde 3 gün dolabın sebze kısmında diğer sebzelere temas etmeden saklanabilir. Yıkanıp, temizlenip doğrandıktan sonra, hava delikleri açılmış bir poşet içerisinde derin dondurucuya konulan semizotunun, yaz mevsimi dışında da tüketilebilmesi için dokuz ay boyunca dondurularak muhafaza edilebilir. Pişirilmeden tek başına ya da sarımsaklı/sade yoğurtla servis edilebildiği gibi, damak tadına göre hazırlanmış çeşitli salataların içinde limon ve zeytinyağlı soslarla da kullanılabilir. Semizotu pişirilince ısıya hassas olan C vitamini miktarı azalır, diğer vitamin ve mineraller suya geçişinden besin değerini olumsuz etkiler.
Semizotunun fazla tüketilmesi mide ekşimesi, midede bozulma, bağırsaklarda ishale neden olabilir. Oksalatların fazla bulunması magnezyum ve kalsiyumun emilimini azaltabilir. Semizotunda fazla bulunan oksalatlar ayrıca böbrek taşı oluşumunu artırır. Böbrek taşı, mide bağırsak hastalıkları ve sorunları olanlar doktor ve diyetisyen tavsiyesine uymalıdırlar.