Kitap fuarında tanıştık Diyarbekir’li Yazar Mahsum Budak ile birlikteyiz. Hikâyesi oldukça ilgimi çekti, fark etmediğim şeyleri söyledikçe hayranlıkla dinledim, iz bırakanlar unutulmuyor!
Seviyorum mücadele eden hayatları ve karşımıza koydukları sonuçları ile topluma örnek olarak verilebilir.
Zorluklar karşısında Demir gibi sağlam adımlarla büyüyor. Rahmet çiçekleri yağıyor üzerine, görebilirsiniz. Önce kendisinde bir değişim başlatıyor, dalgalanıyor. Hevsel bahçeleri üzerinde bir güneş gibi yeniden küllerinden doğuyor.
Bana göre en büyük zaferdir, okuyunca sizlerde takdir edersiniz diye düşünüyorum. Dünyaya neden niçin geldiğini keşfeden hayatın içinden bizden biri. Özgüven nasıl inşaa ediliyor görelim tanıyalım bilelim.
Diyşad Diyarbakır Yazarlar ve Şairler Derneği standında kitaplarını imzaladı.
Mücadele Gazetesi'ne özel açıklamalar yaptı.
Dinleyelim hayata dair verdiği mücadelesini;
“Çocukken en korktuğum durum insanlarla konuşmaktı ama şimdi ise en büyük hayalim kalabalık bir topluluğa karşı hitap etmek. Kekemelik konuşma bozukluğu anlamına geliyor ama bizim duygularımız ve düşüncelerimiz kekeme değil. Bu yüzden ilk kitabımı kekemelik üzerine yazdım. Kekeme olabilirim ama “Gönlüm Kekeme Değil”.
Kekemelik doğuştan var olan bir şey olmayıp ya çevresel faktörlerin etkisi ya da yaşanan travmalar sonucu ortaya çıkan ve ilk olarak çevrenizdekiler tarafından fark edilen bir durumdur. Benim kekeme oluşuma neden olan faktörü ise hâlâ bulmuş değilim.
Kekeme olduğumu fark ettiğimde sekiz yaşındaydım. O zamana kadar kekeme olduğumun bilincinde değildim. Kekeme olduğumu anlamam, başkalarının alaycı bir şekilde konuşmamı taklit etmesiyle başladı. İnsanlar konuşmalarımı tamamlamama bile sabretmiyor; söylemek istediğim cümleleri benim yerime bitiriyorlardı. Bu durum, kendime olan güvenimi kaybetmem için fazlasıyla yeterliydi.
Kekelemenin ne kadar gurur kırıcı bir durum olduğunu, ilkokul yıllarında öğrendim. Akıl erdiremeyen insanlar, kendilerini kusursuz görüp benim kusurlarımı aramaya başladıklarında bunun ne kadar acı verici bir şey olduğunu anladım.
Bu süreçte kendime olan güvenim zedelendi ve içine kapanık bir çocuk olarak büyüdüm. İçten içe bir travma yaşıyordum. Kendimi ifade edemez hale gelmiştim; sorunlarımı kimseyle paylaşamayacak kadar çaresiz hissediyorum.
Bu serüvenim üniversite yıllarına kadar sürdü. Üniversiteden mezun olduktan sonra iş aramaya başladım. Ancak her iş başvurusunda kekemeliğim yüzünden eleniyordum. Kamu personeli alımlarında mülakatlarda takılıyor ve başarısız oluyordum. Kendime uygun bir iş bulamadığım için tarlalarda, inşaatlarda ve insanlarla çok fazla iletişim kurmamı gerektirmeyen sektörlerde çalışmaya başladım.
Eğitimime onca emek vermeme rağmen istediğim bir işte çalışamamak beni kekemelikle bir savaşa sürükledi. Bir gün kendi kendime bir söz verdim: “Bu kekemeliği yeneceğim!” dedim ve bu yolda kararlılıkla ilerlemeye başladım.
Çok şükür, başardım. Kekemeliğimi yendim. Ancak bu süreç bana şunu öğretti: Kusurlarımız, bizi tamamlayan ve insan yapan birer parçadır.
Sonradan fark ettim ki insanlar arasında özel bir insanım. Çünkü zamanla anladım: Bizi gerçekten mükemmel kılan, kusurlarımızdır diyor Diyarbekir Ergani’li Yazar Mahsum Budak ile birlikteydik.
Alkışları duyar gibiyim.
Kalbimin sevincine ortak oldu sesimiz türkülerimiz ve hikayeleri.
Mücadele ruhumuzu ferahlattı.
Ve çok merak ediyorum aradı mı sizi Sevgili Yazarım?
Sevgiler selamlar güzel bir haftasonu geçirmeniz dileğiyle, beni çokça özleyin Sevgili Okurlarım.
Bir yorum bırakmayı unutmayın, anılar biriktiriyorum Diyarbekir’de