Enerji üretimi, ısınma, ulaşım gibi "yakmaya" dayanan insan faaliyetleri atmosferde C02 ve diğer "sera gazlarının" birikimine bunlar da yeryüzünün ısısını hapsederek küresel ısınmaya yol açmıştır.
Bu olgunun sonuçları kutuplardaki ve yüksek irtifalardaki buzulların erimesiyle deniz seviyesinin yükselmesi (bazı ülkelerin sular altında kalası); ani ısı değişimleri sonucu kasırgalar, seller veya aşırı kuraklık;bitki, hayvan ve bakteri türlerinin yok olmasıdır. Bu sonuçlar kendilerini göstermeye başlamışlardır.
Çevreci gruplar bu muhtemel sonuçların dev bir meteorun dünyaya çarpması veya büyük bir nükleer savaşın sonuçları kadar ciddi olabileceğini ifade etmektedirler.
Küresel ısınmanın muhtemel sonuçlarının, giderek çevre alanındaki en temel sorunu oluşturmaya başlaması karşısında, 1992 Rio Çevre ve kalkınma Konferansı'nda imzaya açılan iki sözleşmeden birisini, "iklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi" (İDÇS) teşkil etmiştir.
Sözleşmenin amacı, sera gazlarının atmosferdeki konsantrasyonunun iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı etkisini önleyecek bir iyede sabit tutulmasını sağlamaktır. Ancak insanoğlu farklı iklimlere uyum sağlamaya oldukça yatkın bir doğaya sahipken,insanların yerleşik geleneklerinin ve doğal ekosistemlerin iklimin değişmesine adaptasyonu çok daha yavaş gerçekleşmektedir.
Dolayısı ile Sözleşme bu amaca, ekosistemlerin iklim değişikliğine doğal durumunun gerçekleşmesine izin verecek, gıda üretiminin tehdit altına girmemesini sağlayacak, ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir şekilde devam etmesini sağlayacak bir zaman sürecinde ulaşılması gerekliliğini özellikle vurgulamaktadır.