SOYKIRIM

Bir toplumda, öfkeye, kine, nefrete sebep olan pek çok neden vardır. Ve bu nedenler sonucunda insanlık için olumsuz olgular ortaya çıkmıştır.  Soykırım da bunlardan bir tanesidir. Kelime anlamına baktığımızda soykırım, ayrımcılıktan çıkan insan topluluklarının katliamı demektir. Katı bir ayrımcılıktır. Yani, ırk, din, dil, canlı türü, siyasal görüş,  içinde bulunduğu sosyal durum ya da başka herhangi bir ayırıcı özellikleri ile diğerlerinden ayırt edilebilen bir topluluk veya toplulukların bireylerinin, ayrımcılar tarafından,  çıkarları doğrultusunda ayrımcılık yaparak, oldukça fazla sayıda  ve düzenli biçimde yok edilmeleridir.

        Soykırım hususundaki ilk önemli düzenleme, 206 sayılı Birleşmiş Milletler Genel Kurul kararı doğrultusunda,  1948 yılında Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (Soykırım Sözleşmesi)’nin kabul edilmesiyle ortaya çıkmıştır.

       Avustralya'nın Tasmanya adasında Tasmanya Soykırımının bir parçası olan ve 1828-1832 yılları arasında yapılan Kara Savaş kaydedilen ilk modern soykırım örneğidir. Kara Savaş çatışmaları safkan Tasmanyalıları yok etmeye yönelik bir soykırımdır.

       1944’te Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Lemkin’in en önemli çalışması olan, İşgal Altındaki “Avrupa’da Mihver Devletleri’nin yönetimi”ni ABD’de yayınladı. Bu kitap II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından işgal edilmiş ülkelerdeki Alman yönetiminin soykırım terimi eşliğinde geniş bir hukuki analizini içeriyordu. Lemkin’in uluslararası yasaların ihlali olarak soykırım fikri uluslararası kamuoyu tarafından yaygınlıkla kabul edildi ve Nürnberg Mahkemeleri’nin hukuki temelini oluşturdu.

       Soykırım suçunun karakteristik özelliğini suçun manevi unsuru oluşturur.  Soykırım yapan kişinin, soykırım yapması,  kasti, isteyerek ve kötü bir şekilde toplumlara ayrımcılık yaparak, kendi çıkarları doğrultusunda toplumları yok etme isteğidir. Dünyada en büyük insanlık suçlarındandır.  Affedilmesi mümkün olmaya bu suç, insanlık suçu olarak kabul edilmiştir.

       Soykırım denildiğinde baskı e zulümden kaçan halk topluluk akla gelir.  Yani göç gelir.  

        Evet ama nasıl bir göç?

        Ve bu göçün nedeni?

        Hiçbir topluluk durduk yere toprağını, vatanını, evini bırakıp da göç etmez. İçi acır insanların, ayrılamaz vatan toprağından. Özlem duyar daha ayrılmamışken.

       Tarihin bir çok dönemlerinde büyük soykırımlar yapılmıştır. İnsanlar kendi vatan topraklarından kaçmak zorunda kalmışlardır. Kaçamayan pek çok toplum soykırım nedeni ile katledilmiş işkence görmüş ve zulme uğramıştır.

       Dünyada hiçbir etnik guruba, soykırım yapılmamalı; ırka, dine, siyasi görüşe veya etnik kökene bağlı özelliklere dayanan bir grubu kendi çıkarları doğrultusunda ve ya keyfi, bilerek ve isteyerek, düzenli bir biçimde ortadan kaldırılmamalıdır.