Spor ve Çocuk Gelişimi-1

Spor günlük yaşantımızda sıkça duyduğumuz bir kelimedir. Canlılığın temel

belirtisi bilindiği gibi hareket olmuştur ve insan vücudunun eğitiminin önemli bir

parçası hareketle sağlanmaktadır. Günümüz anlayışına göre spor,

ilk başta çok önemli bir kitle eğitim vasıtasıdır. Spor, insan bedenini fizikî yönüyle

geliştirdiği gibi oyunlar, hareketler, yarışmalar vasıtasıyla aynı zamanda insan

seciyesini, egosunu, davranış niteliğini, psişik yapısını belirleyen yeni bir bilim dalıdır. Sporun insan gelişiminde en etkili olduğu dönemlerden birisi de

çocukluk çağıdır. Çocukluk süreci, özellikle 18. yüzyıldan itibaren yaşamın farklı ve

özel bir bölümü olarak algılanmaya başlanmıştır. 19. yüzyılda eğitimciler ve ahlâkçılar,

çocuklara kendilerini ifade etme olanağı verilirse sağlıklı büyüme göstereceklerini,

davranışlarında sosyal sorumluluk taşıyabileceklerini ileri sürerek, çocuk gelişimi ve

davranışlarının yönlendirilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Çocukluk döneminde spor 20.yy da olgunlaşmaya başlamıştır. Eskiden gelişmiş ülkelerde zengin ailelerinin çocuklarının yapmış

oldukları spor aktiviteleri, günümüzde toplumların her kesiminden ailenin

çocuklarının ilgi gösterdiği, hatta aktif ve pasif olarak katıldıkları bir faaliyet haline

gelmiştir. Spor bir çocuğun bedensel, ruhsal ve sosyal gelişimi açısından önemli bir faaliyettir. Psikolojik ve sosyolojik açıdan, çocukluk dönemindeki sporun, çocuğun bedensel özelliklerini ve ruhsal yapısını göz önünde bulundurarak, fiziksel kapasitesinin gelişimine yardımcı olacak,

kendine güvenini sağlayacak, kurallara uymayı ve başkalarının haklarına saygı

göstermeyi öğretecek oyun formunda çalışmalardan oluşması gerektiği ifade

edilmektedir. Günümüzde teknolojik gelişmelere bağlı olarak

giderek daha hareketsiz bir yaşam tarzı benimsenmektedir. Bu yaşam tarzının

etkilediği yaş gruplarından birisi de çocuklardır. Hareket bir çocuğun bedensel

gelişimi için çok önemlidir. Günümüzde çocukların hareket alanları son derece

sınırlıdır. Huizinga’ ya göre, günümüz koşullarında çocukların

gerçek oyun oynama sansı gün geçtikçe azalmaktadır. Bu durum, çocukların eve,

yuvaya, okula hapsedilmesi ve başarılı olmaya zorlanmasına olarak ifade edilmektedir.

Özünde eğlence olan ve böyle yorumlanması gereken oyun, günümüzde ticarileşmiş

ve yarışma konusu haline gelmiştir. Çocuğun dış mekândaki oyunlarının büyük bir

kısmı “kamusal” mekan yerine “özel” mekanda gerçekleşmektedir. Bu yüzden

günümüzde çocukların çoğu ebeveyn kontrolü olmaksızın kamusal çevreyi tanıma ve

kullanma olanağına sahip değildir. Yapılan araştırmalar çocukların özellikle Çocuklar özellikle fiziksel aktivite içeren oyunlar oynayabilmek için rahat mekânlara ihtiyaç duyduklarını ortaya koymuştur. Apartman dairelerinde yaşayan, okula servisle giden, televizyon ve bilgisayar karşısında vakit geçiren çocuğun, çarpık