Her yeni yılda olduğu gibi önümüzdeki yılda da (2023) işçi kesiminin gözü kulağı yine asgari ücrete yapılacak zamma çevrildi.
Malumunuz, Asgari Ücret Tespit Komisyonu asgari ücrete zam yapmak (yani çalışanlara en düşük, en az ücretin verilmesini belirlemek) için her yıl toplanıyor.
Yasa gereği işçi, işveren ve hükümet kanadından 5'er temsilci olmak üzere toplam 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, enflasyonu da göz önünde bulundurarak yeni asgari ücreti belirlemek için aralık ayında bir araya gelip toplantı geçekleştirecek. Ancak komisyondaki taraflar, çalışanların yıl içinde alacakları asgari (en az, en düşük) ücret miktarında (zam oranında) anlaşamadıkları için önceki yıllarda olduğu gibi bu yılda da dile kolay aralık ayında toplam dört kez bir araya gelecek.
Her ne kadar yasa gereği de olsa gariban işçilerin asgari (en düşük) ücretini belirlemek için kanımca 4 toplantıya gerek duyulmamalı. Gariban halkın ve işçilerin ekonomik durumu ulu ortadayken komisyonun, işçilerin yıl içindeki asgari ücretin artışını belirlemek için masada kılı kırk yarması, çalışanların içler acısı halini görmezden gelerek çok sıkı pazarlıklar yapması ve büyük gerginliklere sahne olup fuzuli dört (4) toplantı yapmasını hiç de doğru bulmuyorum.
Çünkü; siz komisyondakiler, bu ülkede bir lokma ekmeğe muhtaç ettirilen gariban halk ve çalışanların, asgari ücretini her yıl yapılan dört toplantıda sıkı sıkıya geçen bir pazarlığın ardından ancak belirlerken, bazı vicdansız toptancıların, stokçuların, fırsatçıların, menfaatçilerin, esnafların, paragözlerin, doyumsuzların, bencillerin ve de zalim ve hainlerin de değil 4 toplantı, bir toplantı dahi yapma ya da bir saniye bile düşünme gereği duymadan dün olduğu gibi bugün de A’dan Z’ye bütün ürünlerine azami (en yüksek, en fazla, fahiş) zamlar yaptı ve yapmak için de pusuda beklediklerini maalesef biliyoruz ve siz de çok iyi biliyorsunuz, görüyoruz ve siz de çok iyi görüyorsunuz!
Ve bilhassa hükümet kanadı bu azami zamları ve bu serbest (başıboş) piyasayı bilmesine rağmen gözlerinde yaş, bedeninde güç ve de gelecekten hiçbir umudu kalmayan gariban işçileri, her nedense yapma ihtiyacı duyulan 4 toplantıda geçen çok sıkı bir pazarlığın ardından en düşük ücrette mahkum ederken, kendi kafasına, kendi isteğine göre iğneden ipliğe tüm ürünlerine azami (en yüksek, fahiş, rekor) zam yaparak hem ülkesine hem de kendi halkına ihanet edip onları ölüme sürükleyenlerden maalesef gereken hesabı sormadığı kanaatindeyim.
Yüzde yüzü aşan fahiş zamlar yapan söz de zincir market ve KOBİ’lere gereken idari para cezasının uygulanmadığı, uygulansa dahi daha ağır yaptırımların getirilmediğini gördük, görüyoruz. Ağır yaptırımların (işletmelerin mühürlenip kapatılması, söz konusu şahısların işletmelerden men edilmesi vs. gibi bunların) uygulanması halinde artan yüksek fiyatların, zamların düşeceğini umuyorum. Denetleme mekanizması, serbest piyasaya engel olmak ve onu rayına oturtmak için ‘göstermelik denetlemeler’den bir an önce vazgeçip en ağır yaptırımları uygulamak için 7/24 mesai yapmalı.
Çünkü asgari ücrette istenilen oranda zam yapılsa dahi ürünlere yapılan bu fahiş zamların önüne geçilmezse, bu zamların sonu gelmezse asgari ücreti arttırmanın ne bir önemi kalır ne de hiç kimseye bir faydası olur. Denetleyiciler statü ve akrabalık (kan) bağına bakmaksızın ülkesine, halkına yanlış yapanların, yüksek fiyatla ürün satanların ensesinde ve yakasında olmalı ki, cennet misali ülkemde herkesin hasret kaldığı bir düzen, bir sistem, bir huzur ve ferahlık ortamı oluşabilsin.
Ürünlerin yanı sıra her yılbaşında vergi, harç ve cezalara yapılan azami zamlarla da birlikte alım gücünün düşmesi nedeniyle açlıkla, aç kalmakla, geçinmekle sınanan gariban (işçiler) halk, çektiği cefayla maalesef yıllardır sefaletin sefasını sürerken; her şeye (ürünlere, her türlü vergilere (azami) fahiş zam yapan ve bunlara yeterince ses çıkarmayanlar ise yıllardır sefahatin sefasını sürüyor. Gariban halk ve işçilere yıllardır sefaletin sefasını çektiren, yıllardır onları sefaletin içine mahkum edenlerin dün olduğu gibi bugün de halen sefahat içinde, bolluk içinde yaşamalarını görmek en az azami zamlar gibi insana dokunuyor, insanın yüreğini, vicdanını sızlatıyor hiç durmaksızın.