“4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü”nün kutlandığı bugün, Diyarbakır’da aç olan hamile bir sokak köpeğinin bir sakatatçı tezgahının karşısında kendisine bir kemik yahut bir parça et verilmesi için uzun süre beklediğini gördüm. Ancak onlarca sakatatçıların içinde umduğunu bulamayan hatta ve hatta görmezden gelinen hamile köpeğin oradaki bir sakatatçı tarafından uzaklaştırıldığını acı acı, üzüle üzüle şahit oldum.
Bugün 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü. Bugün onların günü. Onlar dün olduğu gibi bugün de bir insan misali hep şiddete, işkenceye, istismara ve ölüme terk edildiler, ediliyorlar.
İster evcil ister sokak köpekleri ve kedileri olsun tüm uyarı ve cezalara rağmen onlar zaman zaman vahşice katledildiler, katlediliyorlar.
Yılın dört mevsimi yardıma ve beslenmeye muhtaç hayvanlar, insanlardan şefkat, merhamet yardım eli beklerken maalesef zaman zaman tam tersini yaşamaya maruz kalıyorlar.
Her zaman bir bebek gibi korumaya, sahip çıkmaya ihtiyaçları olan hayvanların da insanlar gibi acıkıp susadığını, yaralanıp hastalandığını unutmamalıyız.
Evet, onlar da her canlı gibi acıkıp susadıkları için temel besin ihtiyaçlarını karşılamak biz irade sahibi insanların belki de en öncelikli ve önemli vazifesi ve sorumluluğudur.
Onların karınları doyurmak, hastalandığında onları bir veterinere görmek, soğuk-sıcak havalarda onları barındırmak bizim görevimizdir ve de her zaman da ‘olmalıdır’ bilinciyle hareket etmeliyiz. Ancak bazı zamanlar insan denilen varlık, bunları ya unutarak ya da bilinçli olarak yapmadığımızı görüyoruz.
Örnek verirsek, belki sayfalar yetmez, belki de klavyedeki tuşlar bozulur.
Ama yine de bir örnek vereyim:
Hem de bugün bizzat şahit olduğum, bizzat gördüğüm bir durumu size anlatayım.
Bugün Urfa Kapı Sakatatçılar Çarşısı’ndan geçerken hamile olduğu görülen bir sokak köpeğinin, çarşı içindeki sakatatçı tezgahlarının karşısında kendisine ‘bir parça et ya da bir kemik verilir’ umuduyla uzun süre beklediğini gördüm.
Sakatatçılar Çarşısı’nın içindeki üstü sakatat ve kemik dolu tezgahlara bakan hamile sokak köpeğini maalesef herkesin görmezden geldiğini acı acı, utana utana, sıkıla sıkıla, üzüle üzüle gördü yaşlı gözlerim.
Belki ‘çöpe atılan bir kemik ya da bir et parsçı’ bulurum umuduyla girdiği çarşının içerisindeki bir esnafın, uzun süre orada bulunan gebe köpeği ayaklarıyla müdahale edip uzaklaştırdığına bir kez daha yaşlı gözlerim şahit oldu.
Belli ki çok acıktığı için çöplerde ve çevrede bir şeyler bulamayınca umudunu sakatatçılara bağlayan gebe köpeğin, umuduna derman olmayan hatta ve hatta kendisini dahi göremeyen onlarca sakatatçıların içinde aç bir şekilde oradan uzaklaştırılması aç gözlü insanoğlunun ne kadar merhametsiz, ne kadar sevgisiz ve bilinçsiz olduğunu bir kez daha tüm çıplaklığıyla acı acı gözler önüne serildi.
Lütfen; hayvanları da bir evladımız, bir çocuğumuz olarak görüp onlara öyle davranalım, onlara bir evlat şefkati bir evlat sevgisi gibi yaklaşalım her zaman.