Sevgili dostlarım, kıymetli okurlarım. Bugün sizlere geçmişten günümüze değin önemli birlik ve beraberlikler sergilemiş olan iki milletin yaşamış oldukları kardeşliği ve dostluğu sunacağım.

Nitekim Türkiye ile Pakistan arasındaki ilişki sadece Cumhuriyet dönemi ile sınırlı değildir. Gazneliler Devleti’nden bugüne dek süre gelen bir dostluğun birikimden bahsedilmektedir. Ayrıca her iki ülkede de onlarca kez hükümetler değişmesine rağmen yine de bu kardeşlik öyküsü bitmemiştir. Bu da gösteriyor ki; Türkiye ile Pakistan arasındaki kardeşlik bağı halktan halkadır, hükümetlerin değişmesiyle bu bağ değişmez.

Müslümanlığın Güney Asya’da kitlesel yayılışı ilk olarak Gazneliler Devleti’nin kurulması ile başlamıştır.1000-1026 yıllarında Pencap’a yaptığı akınlarla İslamiyet’i Alt kıtaya sokan Gazneli Mahmud döneminde, özellikle Sofi düşüncesine bağlı İslam bilginleri bölgede İslamiyet’in yayılmasında etkili olmuşlardır. Alt kıtadaki Babür İmparatorluğu’nun kurucusu Babür Şah, 1526’da Delhi yakınlarında Penipat’da Delhi Sultanlığı’nın son yöneticisi İbrahim Lodi’yi yenerek Delhi Sultanlığına son vermiştir. Türk ve Pakistan halkları arasındaki ilişkilerin kökleri bundan ötürü yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Alt kıtadaki Türk kökenli Gazne ve Babür hanedanlıklarının hüküm sürdüğü zamana dayanan ortak bir kültür de mevcuttur. İki ülke hakları, tarih boyunca yakın etkileşim içerisinde olmuşlar ve birbirlerini sosyal ve kültürel açıdan etkilemişlerdir.

Bu iki ülke dini bakımdan da çok sıkı dostluklar göstermişlerdir. Nitekim Pakistan henüz kurulmadan önce Hindistan himayesi altındaydı. Hindistan Müslümanları İngilizlere karşı Osmanlı ile dayanışma halinde olmuşlardı ve siyasal İslamcı hareketi ilan ederek İngiliz Hükümeti’nin Osmanlı İmparatorluğu’nu bölme girişimlerini önlemeye çalışmışlardı.

Kurtuluş Savaşı’nda, sel ve deprem felaketlerinde her zaman yan yana olmuş olan bu iki devlet; Kıbrıs ve Keşmiş konularında da her zaman birlikte mutabık kalmıştır.

1920’lerde, Hindistan sınırlarında yaşayan Pakistan Müslümanları, Türk Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu halkına hem maddi hem de manevi yönden yardımlarda bulundu.

Osmanlı Devleti’nin İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesi Hindistan Müslümanlarını endişelendirmişti. Hilafetin ve Müslümanların bu işgalden kurtulması için Hindistan Müslümanları bütün Hindistan’ın Müslüman bölgelerinde yardım kampanyaları düzenlediler. Türkiye’ye İstiklal Savaşı boyunca on beş kez yardım parası gönderdiler. Hindistan Hilafet Komitesi 26 Aralık 1921’den 1922 tarihine kadar toplam 678.494 Türk Lirası ve 156 bin İngiliz sterlini gönderdi. Bu paralar Osmanlı Bankasında muhafaza edildi.

Emir Ali başkanlığında Hilafet Komitesi tarafından toplanan paraların Türkiye’ye gönderilmesinin nedeni hilafetin kurtarılmasıydı. Gönderilen bu büyük yardımın bir kısmı ile ordunun ihtiyacı karşılanırken, İstiklal Savaşı sonrası kalan para geri iade edilmeyerek Türkiye İş Bankası’nın ana sermayesini oluşturmuştur.

Türkiye’nin Pakistan’la ilişkileri, Pakistan’ın Muhammed Ali Cinnah önderliğinde bağımsız bir devlet olarak kurulduğu 14 Ağustos 1947 tarihinden itibaren yakın dostluk ve kardeşlik anlayışı temelinde şekillenmiştir. Ayrıca bu iki ülkenin en son mutabık kaldığı ve BM’deki büyük referandumda Doğu Kudüs ile Mescidi Aksanın Filistin de kalmasına evet oyu vermeleriyle bir kez daha dostlukları pekişmiştir.

Türkiye ile Pakistan kardeşliğinin dönüm noktalarından biri de, Keşmir sorununda Türkiye’nin Pakistan’ın yanında olmasıdır ve Cammu ile Keşmir’in Pakistan’ın bir parçası olduğunu kabul etmeleridir. Tabi Türkiye bunu yaparken Pakistan’da Kuzey Kıbrıs sorununda Türkiye’ye destek vermiştir. Her iki ülkede Merkezi Antlaşma Teşkilatı’nın (CENTO) üyesidir ve yine her iki ülkede İslam İşbirliği Teşkilatı ile D-8 devletleri içerisinde yer edinmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti arasında bugüne kadar toplam 14 adet Askeri Anlaşma akdedilmiştir. Pakistan ile üst düzey askeri ziyaret ve temaslar yoğun bir şekilde devam etmektedir. İki ülke arasında askeri eğitim konusunda da yakın işbirliği mevcut olup, 1955 yılından günümüze kadar 501 Pakistanlı askeri personel Türkiye’de, 134 Türk askeri personeli ise Pakistan’da eğitim-öğretim verilmiştir.

Her iki ülkede silahlanma konusunda yurtdışına olan bağımlılıklarını azaltmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin bu konu üzerine eğilmesi ve Atak helikopteri gibi savunma sanayi ürünlerinin ortaya çıkması her iki devleti bir kez daha karşılıklı ilgiye ve kardeşliğe pekiştirmektedir.

İki ülke afet zamanlarında birbirlerine maddi ve manevi desteklerde bulunmuşlardır. Pakistan 1999 depremi ve 2011 Van depreminde Türkiye’ye desteklerini esirgememiştir. Aynı zamanda Türkiye’de 2005 Kaşmir depreminden etkilenen Pakistanlılara 150 milyon dolarlık bir yardım paketi sağlamıştır.

Pakistan ile Türkiye liderlerinden, yaşadıkları problem ve yaşam tarzlarına kadar birçok yönden iki devlet birbirlerine benzerlik göstermişlerdir. İki ülkenin kurucusu M. Kemal Atatürk ile Muhammed Ali Cinnah, yine iki ülkenin büyük şairleri M. Akif Ersoy ile Muhammed İkbal, Adnan Menderes ile Zülfikar Ali Butto, Kadın Başbakanlar Tansu Çiller ile Benazir Butto zaman zaman birbirlerine benzetilmişlerdir. Bu benzetmelere birde hain ve alçak darbe girişimlerde hiç şüphesiz yer almıştır. Çünkü her iki ülke de üçten fazla darbe girişimi yaşanmıştır.

Her iki ülke arasındaki dostluğu din kardeşliğine bağlamak sığ bir düşünce olur. Dünya üzerinde birçok Müslüman ülke varken hiçbiriyle olan ilişkilerimiz Pakistan’la olduğu kadar dostluk seviyesine ulaşamamıştır. Din bu kardeşliği

sağlamakta ama bu kardeşliğin asıl gayesi geçmişten günümüze kadar yaşanan hadiseler ve yaşanan olayların benzerliğidir.

Bu iki devletin bu güzel dostluğu İnşallah her daim devam eder ve bütün dış ile iç etkenlerle mücadele edip, yıkılmayacağımızı ve yeniden ceddimizin yaptığı gibi dünyaya baş edeceğimizi gösterirler...