Çocuk Kalbi
Mühim olan kırılan tabak mıdır, yoksa nazenin bir kalp mi? Bu soruyu sık sık sorarım kendime! Nitekim, evimizde tabak çanak kırılmadık gün yok.. İki minik canavar evin altını üstüne getirirken, veya fincanlarla evcilik oynarken, veyahut yemek yapmama yardım ederken, illaki kırıyorlar tabağı, fincanı, bardağı.
İşte böylesi anlarda bu soruyu soruyorum kendime! Mühim olan kırılan tabak mıdır, yoksa nazenin bir kalp mi?
Kırılan tabağa niye üzüleyim ki? Eşya sonuçta.. Peki ya döküntüyü temizlemek? En fazla 5 dakika.. Ne demeye bağırayım ki çocuğa? Ki zaten ürkmüş, gömmüş başını omuzlarına.. Bir de ben mi çemkireyim?
Hemen yüzüme koca bir tebessüm konduruyorum, ve diz çöküp onun hizasına iniyorum. omuzlarından şefkatle tutup gözgöze geliyorum. -"Korkmuş olmalısın. Ama olur böyle kazalar. Çok normal... Bazen benim de elimden düşüp kırılıyor tabak. Kendini kötü hmene gerek yok." Diyorum ve ekliyorum: -"Hadi bakalım, şimdi bana yardım etmen gerekiyor. Mesela süpürgeyi getirebilirsin.. Ama bundan sonra biraz daha dikkatli olalım olur mu? Nitekim kendimize zarar verebiliriz."
Çocuk rencide edilmedi, kendini değersiz hmedi, özgüveni zedelenmedi, kalbi kırılmadı. Kazayla yaptığı bir şeyin sorumluluğunu üstlendi, annesine yardım etti ve daha dikkatli olması gerektiğini, incinmeden öğrenmiş oldu...
Peki ona bağırsaydım..! Korkudan başını omuzlarına gömen çocuğa, elimi havada savurarak: -"Sana kaç defa dedim dikkat et diye, lanet olsun hem de en sevdiğim takımı bozdun. Defol git gözümün önünden, defolll." Diye bir de ben bağırsaydım..! Bu kadarıyla da yetinmeyip bir tane de şaplatsaydım kafasına. Ne mi olacaktı? Dünyasını başına yıkmış olacaktım. Belki de silinmez bir travma oluşacaktı ruhunda. Lütfen o nazenin kalpleri kırmayın! Telafisi ağır olabilir, hatta belki de namümkün. Kırılan tabak çanak olsun yahu, telafisi elbet mümkün..
Şimdi dürüstçe soruyorum size; o tabağı kıran kişi misafiriniz olsaydı, ne tepki verirdiniz? Durun ben söyleyeyim: .. -"Canım yaa, tabak senden mi önemli? Sıkma canını, ben şimdi 5 dakikada toparlarım burayı."
Ne acıdır ki, misafirinize verdiğiniz değeri çocuğunuza vermiyorsunuz!
Çocuklarınıza psikolojik veya fiziksel şiddet uygularken neden bu kadar rahatsınız? Peki bunu bir başkasına da rahatça yapabilir misiniz? Eğer çocuğunuza davrandığınız gibi etrafınızdaki diğer insanlara davranacak olsaydınız, yanınızda kimse kalmazdı.
Peki çocuğunuza neden böylesine rahat davranabiliyorsunuz? Çünkü o size karşı gelemez, çünkü o güçsüz, o size muhtaç, çünkü o sizi bırakıp gidemez. Ona ne yaparsanız yapın, sonra yine gelip hiçbir şey olmamış gibi boynunuza sarılır. Oysaki tüm olanlar birikir içinde ve derin yaralar açılır ruhunda. Beden olarak sizi bırakıp gidemeseler de, ruhen, kalben, zihnen sizden giderler...
Siz her seferinde; "aman canım çocuktur unutur, 5 dakika sonra gelip sarılır, dersiniz ama.... Demeyin lütfen! Etmeyin! Kıymayın! Kırmayın!
Size mükemmel olun da demiyorum, ki zaten hiç bir anne mükemmel olamaz! Mükemmel olan ancak çocuklardır. Koşulsuzca seven ve her şeye rağmen affedebilen de..