İtiraf etmeliyim ki vegan olmanın dayanılmaz bir acısı var. Yeşil Yol filminde John Coffey'in anlatımı gelir. özetliyor ki: "Yoruldum patron! Her gün dünyada hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. Çok fazla var. Sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. Anlıyor musun?"
Hayata hayvanların gözünden bakmanın
dayanılmaz bir acısı var evet!
Onlarla empati yapmak,
kalbimi bir mengene ile sıkıştırıyor.
Dünyanın en ezilen kesimi olan hayvanların yerine
kendimi tek bir an bile koyunca
nefes alamıyorum.
"Vegan olmak aşırılık!" diyenler oluyor,
utanıyorum onlar adına ben.
Bilseler,
derinlemesine bakabilseler,
görseler,
empati yapabilseler
böyle derler mi hiç?
Vegan olunca artık biliyorsundur,
derinlemesine bakıyor,
görüyor
ve empati yapıyorsundur.
Hayvanların neler çektiğinin farkındasındır artık..
Yumurtaya eskisi gibi bakamazsın,
tezgâhtaki balığa,
süte, peynire,
deriye,
burgere...
Açılmıştır kör gözün!
Hayvanların gözlerine bakmayı öğrenmişsindir...
ruhlarına açılan o kapıya..
Vegan olmak inanılmaz basittir!
Zor olan,
kötü olan tek tarafı vardır;
artık içerinde bir cehennemle yaşarsın..
Yeşil Yol filminde John Coffey'in anlatımı gelir
bazı anlar aklıma..
Kalbimin sıkışıp da
soluğumun kesildiği o anlardaki durumu
öyle güzel özetliyor ki:
"Yoruldum patron! Her gün dünyada hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. Çok fazla var. Sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. Anlıyor musun?"