Ağzı kapatılmış, "çaresiz" çocuk fotoğrafları görmek istemiyorum artık! Acaba ben mi tuhafım diyorum, ama hayır, değilim yahu!
Biraz düşünelim sadece.
Asıl tuhaflık; yaratılan algıyı göremeyişimizde.
Ağzı kapatılmış çocuk fotoğrafları paylaşmak,
"Çocuk susar sen susma!" sloganları atmak
çocuğun yararına değildir.
Çocuğu dilsizleştiren, iyiden iyiye sessizleştiren
ve istismara açık hale getiren bir şey.
Çocuk susar, çocuk ses çıkaramaz,
çocuk çaresizdir gibi bir algı yaratılarak,
bu fotoğraflarla ve bu sloganlarla normalleştiriliyor durum.
Ve böyle böyle kapı aralanmış oluyor istismarcılara.
"Çocuklar nasıl olsa sessiz kalacaklar,
ses çıkaramayacaklar !!"
Önce şunu soralım kendimize;
çocuklar niye ses çıkaramıyorlar?
Niye ses çıkaramayan taraftalar da,
biz büyükler onların sesi oluyoruz?
Niye?
Hadi gün boyu bunu soralım kendimize.
Çocuklar sessiz kalmayı, sus pus olup sinmeyi,
bastırılmayı bizden mi öğreniyorlar acaba?
Çocuk deyince aklımıza;
susan, itaat eden, sindirilen varlıklar mı gelmeli?
BİREY olmayan varlıklar..
Çocuğu dinlemeyi bilirsek;
yargılamadan, içtenlikle ona inanarak...
Duygularını ifade etmesine imkan tanırsak eğer;
her şartta konuşması gerektiğini öğrenecektir.
Onu biz susturuyor, biz sindiriyoruz.
Bedeninde dokunulmaması gereken bölgeleri
öğretip duruyoruz da;
en önemli noktayı atlıyoruz.
Ona dokunurken İZİN istemeyi bileceğiz.
HAYIR demeyi öğreteceğiz.
Onun bedenine,
sınırlarına SAYGI duymayı bileceğiz.
Çocuğun bedeni çocuğun kararı evet!
Bedenine dokunulup dokunulmaması gerektiğine,
ancak onun karar verebileceğini
biz aşılayacağız davranışlarımızla ona.
Dokunmayacağız o istemezse,
ZORLA yapışıp öpmeyeceğiz; 'oyyy kuzumm' diye.
"Bak şeker vereceğim sana, eğer beni öpersen." demeyeceğiz bir baba olarak.
İstismarcıların yaptığını yapmayacağız!
Ağzına ZORLA kaşığı tıkmayacağız mesela.
Onun BİREY olduğunu
ve kararları olabileceğini kabulleneceğiz.
Doyup doymadığına o karar verir mesela
biz değil!
Öpülmek isteyip istemeyeceğine de..
Çocuk reddetmeyi, haykırmayı, susmamayı,
duygularını çekinip saklamadan ifade etmeyi bizden öğrenir,
çaresizliği, sessiz kalmayı, sindirilmişliği de...
Hadi gün boyu bunu düşünelim kendimize.