Ben bir Kürt olarak, bu toprakların içinde büyüdüm; tarihini, kültürünü, dilini öğrendim ve sevdim. Biz Kürtler, Anadolu’nun rengarenk dokusunun bir parçasıyız.

Türkiye’nin çok dilli, çok kültürlü bir yapıya sahip olduğunu biliriz ve bu zenginliğin bir parçası olmaktan gurur duyarız. Ancak bazen, kendi kültürümüzü yaşatmak ve kimliğimizi ifade etmek konusunda sıkıntılarla karşılaşıyoruz.

Bir Kürt olarak, dilimizi rahatça konuşabilmek, kültürel değerlerimizi koruyabilmek, barış içinde, eşit şartlarda birlikte yaşamak istiyoruz. Ne fazlasını, ne de başkasının hakkını… Ancak bazen kültürel haklarımız ve kimliğimiz konusunda kısıtlanmak, bizlere kendimizi bu ülkenin tam anlamıyla bir parçası gibi hissetmekten alıkoyabiliyor. Hepimizin ortak özlemi, ayrımcılığın olmadığı, eşitliğin gerçek anlamda sağlandığı, herkesin kendini özgürce ifade edebildiği bir Türkiye.

Geleceğe baktığımda, umudum, Kürtlerin bu ülkenin en doğal zenginliklerinden biri olarak kabul görmesi. Her birimizin kimliğine ve kültürüne değer verildiği, tüm farklılıkların korkmadan, cesurca dile getirilebildiği bir toplum inşa etmek hepimizin elinde. Unutmamalıyız ki, bu topraklarda herkesin sesi, rengi ve kültürü yaşamalı; hep birlikte, saygı ve hoşgörü içinde bu ülkeyi güzelleştirmeliyiz.