21. Yüzyıla girdiğimiz günden bugüne hem sosyal yaşantımız hem de kendi düşünce ve fikirlerimizde misyon – vizyon yönünden büyük değişimler yaşanmakta. Yaşanan bu değişimler bizi bir yandan olumlu etkilerken bir yandan da olumsuz etkilemekte. Ekonomi konusunda dijital ortamın kendi sağladığı para birimi olan Bitcoin, ortaya çıktığı ilk günden beridir hem olumlu hem de olumsuz yönlerini ortaya koymaktadır. 2018 yılında ise en çok aranan konulardan birisi oldu.

Peki dijital ortamın bize sağladığı bu para birimi nedir? İşte tüm merak edilenler yazımızda…

Bitcoin’e değinmeden önce sizlere Kripto paranın ne olduğunu belirtmek isterim. Kripto Para, işlemlerini güvenceye almak için kriptografi kullanan, çalışma şekli nakite alternatif bir değişim aracı olarak tasarlanmış bir dijital varlık, bir sanal unsurdur. Kripto dövizler bir nevi dijital döviz, alternatif döviz ve sanal dövizdir. Bitcoin ise, Kripto para birimine bağlı bir sanal para birimidir. Esasen Bitcoin’in ortaya çıkmasını sağlayan en önemli gelişme; 2008 yılındaki mortgage krizinin ardından, Amerikan Merkez Bankası’nın parasal genişleme yoluna gitmesi olmuştu. Zaten bunun arkasından da dünya genelinde bir ekonomik durgunluk, kısa bir süre sonra da Avrupa’da devlet borcu krizi patlak verdi. Tüm bunların sonucunda devletin bastığı para birimine olan güven azalmaya başlamıştı. Böyle bir ortam, Bitcoin gibi yeni bir dijital para biriminin ortaya çıkması için idealdi. Nitekim Bitcoin, Block Chain’i kullanarak birçok sorunu aşıyor. Block Chain; tüm işlemlerin onaylandığı, merkezi olmayan, hesap defteri niteliğindeki bir bilgisayar ağıdır.

Bitcoin, 2008 yılında Satoshi Nakamoto isimli bir yazılım geliştirici, matematiksel kanıta dayalı elektronik ödeme sistemi olan bu projeyi deneysel olarak başlatılmış; herhangi bir merkez bankası, resmi kuruluş vs. ile ilişiği olmayan, ancak ülkelerin para birimleriyle alınıp satılabilen, herhangi bir üçüncü parti hizmetine aracı kurumuna gerek kalmadan transferi yapılabilen bir tür dijital para birimidir. Daha sonra ise Satoshi Nakatomo, 2009 yılında yayınladığı ve Bitcoin’i yol haritasının anlatıldığı makalesinde Bitcoin’i, ‘‘Eşten Eşe Elektronik Nakit Sistemi’’ olarak tanımlamıştır. Akabinde ilk Bitcoin transferini ise, Satoshi Nakamoto’dan Hal Finney’ Bitcoin gönderilmesi ile gerçekleşmişti. Ekim 2009’da ilk döviz kuru oranı da belli oldu. 1 dolar, tam olarak 1,309,03 BTC (Bitcoin) ediyordu. 2011 ile 2012 yılları arasında ise Bitcoin için pek de iyi geçmedi. Nedeni ise yetkisiz bir kişinin Bitcoin’e yönetici erişimi sağlayıp binlerce sahte Bitcoin yaymasından kaynaklandı. Bu olayla sarsılan Bitcoin, 2012 yılında tekrar kullanıcısının güvenini sağlamak için büyük bir çaba içine girdi ve bunda da başarılı olduğu söylenebilir.

Nakamoto’nun hazırladığı protokole göre Bitcoin’ler madencilik cihazları tarafından üretilir. Madencilik yapmak için ilk önce iyi bir ekran kartına ve bir bilgisayara ihtiyacınız var. CPU, yani işlemci ile de madencilik yapabilirsiniz. Üretilecek Bitcoin sayısı 21 milyon ile sınırlıdır. Yani sonsuza dek çıkarılabilecek bir Bitcoin miktarı yoktur, tıpkı altın veya gümüş gibi bir gün tükenecek ve daha fazla üretilmeyecek bir maden gibi tasarlanmış. Bu da merkez bankalarının, bireylerin ya da hükümetlerin istedikleri zaman Bitcoin basamayacakları anlamına gelir. Keza her kullanıcının dijital bir cüzdanı vardır. Bitcoin’lerinizi bu cüzdanlarda tutarsınız. Satoshi Nakamoto, 2010’un ortalarında Bitcoin’e yaptığı son programlama katkılarından sonra, bayağı Bitcoin’in şu anki geliştiricisi olan Gavin Andersen’e devretti. Esasen Bitcoinler, herkesin katılabileceği bir insan topluluğu tarafından dijital olarak oluşturulmaktadır. Küresel piyasalarda, Dolar ve Euro’ya alternatif olarak lanse edilen Bitcoin’in kısaltması ise BTC’dir.

Bitcoin bir ağ etkileşimidir. Bir merkezi yoktur. A’dan B’ye dijital para transferi sağlar. İnternet olan herhangi bir noktadan internet olan herhangi bir noktaya transfer yapılabilir. Kullanıcılar birden çok Bitcoin hesabı açabilir ve bu hesaplar herhangi bir isme, adrese veya kimliği ortaya çıkaran başka bir bilgiye bağlı değildir. Bitcoin’in en önemli özelliği ise çökme riskinin düşük olmasıdır. Reel para birimlerinin çöküşü, hükümetlere bağlı yaşanan hiperenflasyonlardan kaynaklanır. Bitcoin sistemi de herhangi bir hükümete bağlı olmadığı için, çökme riski oldukça düşüktür.

Nitekim Bitcoinin taşınması da çok kolaydır. Milyarlarca dolar değerindeki bitcoinlerinizi küçük bir hafıza kartında bile taşıyabilirsiniz. Bunu nakit para ile ya da başka bir sistem ile yapmak imkânsız sanırım.

Bitcoinin izi sürülmemesi, bu sanal paranın kıymetini bir kez daha artırmaktadır. Ancak Bitcoinlerin takip edilemiyor olmasının ya da herhangi bir iz bırakmamasının avantajları olduğu kadar dezavantajları vardır. Örneğin Bitcoin sisteminizdeki mali kaynağınızın ne kadar olduğu ya da hesabınız hakkındaki diğer bilgiler, hükümetler de dahil olmak üzere hiç kimse tarafından bilinmez ve takip edilemez. Dolayısıyla hükümetlerin mali kaynağınıza göz dikmesini (vergi) önlemiş olursunuz. Ama bu durum dezavantaja hatta tehlikeli durumlara da dönüşebilir. İzinin sürülemez olması, suçların rahat rahat işlenebilmesi anlamına geliyor. Yani Bitcoin teknolojisi, uyuşturucu gibi yasal olmayan maddelerin satılması tarzı durumlar için oldukça uygun bir ortam hazırlıyor. Bazı hükümetlerin Bitcoin’i bir para birimi olarak kabul etmemelerinin en büyük sebebi ise budur.

Bitcoin’in diğer bir dezavantajı ise kaybedilmesinin kolay olmasıdır. Kredi kartınızı kaybettiğinizde ya da banka hesabınız başka birisi tarafından ele geçirildiğinde, bankanızı arayarak durumu anında kurtarabilirsiniz. Ancak Bitcoin için aynı şeyler geçerli değil. Bitcoin sisteminde; kaybettiğiniz bitcoinleri ya da ele geçirilen Bitcoin cüzdanınızı geri almak için kullanabileceğiniz bir mekanizma yok.

Bitcoin’in harcama alanında daralmalar olduğu gibi, çoğunlukla bu sanal para birimi yatırım amaçlı alınmaktadır. Çünkü Bitcoin’in değer grafiğine baktığımızda herkesin aklından Bitcoin yatırımı yapmak geçebilir, ancak Bitcoin değeri nasıl hızla yükseldiyse düşme riski de o kadar fazla. Dolayısıyla yapılacak olan yatırımların dengeli ve düşünerek yapılması gerekmektedir. Çünkü 12.03.2013 tarihinde ufak bir kriz yaşamıştır.