Manas Destanı, sadece Kırgız Türkleri için değil, Türk Dünyası, hatta tüm Orta Asya tarihi bakımından, büyük önem arzetmektedir. Çünkü bu Destan, aynı zamanda, büyük bir Ansiklopedidir. Zira bu Destanda anlatılan olaylar, bütün bir Türk tarihine ışık tutacak mahiyettedir.
Manas Destanı ile ilgili ilk bilgiler 15. Yüzyılda edinilmiştir. Seyfettin İbn Danbulla’ın kaleme aldığı Destan ile ilgili kapsamlı çalışmalar, Rus-Alman bilgin Wilhelm Radloff (1837-1918) tarafından yapılmıştır. Kazak Çokan Velihanov’un 19. Yüzyılın sonlarında yapmış olduğu çalışmalar da önemlidir. Kırgızlar’ın yetiştirdiği Manasçı Sagınbay Orazbekoğlu’nun 1922-1926 yılları arasında derlemiş olduğu 180000 dizelik Manas Destanı, daha sonra yapılan derlemelerle 600000 dizeyi bulmuştur. UNESCO’nun da tespit ve ilân ettiği gibi, Manas Destanı, dünyadaki bütün destanlardan uzundur ve daha uzunu yoktur. Bu büyük destanın bir başka özelliği de, 30’dan fazla varyantının bulunuşudur. 1952 yılında yapılan derlemelerden sonra, eldeki dizelerin toplamı 1 milyon 23 bini bulmuştur.
Öte yandan Manas’ın devamı olan “Semetey Destanı” nın 15, “Seytek Destanı” nın 17 varyantı mevcuttur. Manas, Semetey ve Seytek Destanlarının eldeki tüm varyantlarını bir kişi okumaya kalksa, ancak 3 ayda tamamlayabilecektir.
Manas Destanında sadece Türk ve İslâm kavramları değil, Şamanizm ve Totemizm konusunda da ağırlıklı bilgiler vardır ve bu bakımdan da esaslı bir incelemenin yapılması lâzımdır.
Ben, Azerbaycan’dan başlayarak, Orta Asya’nın her yanını, özellikle Türkistan’ın doğusu ile batısını adım adım dolaştım. Hemen belirtmeliyim ki, Türkistan coğrafi bir ad olarak, Türk Milleti için daima var olacaktır.
Gezilerde Saptamalarım
Çin Halk Cumhuriyeti işgalindeki Doğu Türkistan (Sincan Uygur Özerk bölgesi)’da yaşayan Kırgızlar’dan, Yusuf Mamay adlı Manasçı ile, Urumçi’deki evinde saatlerce görüşüp, kendi sesinden, başta Manas Destanı olmak üzere, çeşitli Türk Destanları ile ilgili derlemeler yaptım.
Batı Türkistan’daki Kırgızistan Cumhuriyeti’ne yaptığım iki ayrı gezide, bilim adamlarıyla ve özellikle Manasçılar’la görüştüm ve derlemeler yaptım.
Kimi ülkelerde “Manas” yer adlarına rastladım. Örneğin, Dost Romanya’nın İbrail-Bükreş karayolu üzerinde “Manasya”, yani Manas yeri anlamını içeren bir köyün varlığını tespit ederek, köyün içine kadar girdim. Halen Romenler’in yaşamakta olduğu bu köydeki soruşturmamda, “vaktiyle burada Manas adlı bir adam yaşamış!...” dediler. Ama bilinen gerçek odur ki, o topraklarda Kuman-Kıpçak Türkleri ve Tatarlar yaşamışlardır. Bugün bağımsız bir devlet olan Ermenistan’da da “Manas” adlı bir yerleşim biriminin olduğu bilinmektedir. Tarih içerisinde, çok sayıda Türk topluluklarının yaşadıkları bu topraklarda da Manas adının yaşamakta olması doğaldır.
Yusuf Mamay’la Görüşmelerim
Doğu Türkistan’da yaşayan en ünlü Manasçı olan Yusuf Mamay, 1918 yılında Kızılsu Bölgesinde dünyaya geldi. Doğu Türkistan, Sincan Uygur Özerk Bölgesi adıyla, Kızıl Çin içerisinde, özerk bir devlet olduğu gibi, Kızılsu da bu devlet içinde, Kırgız Özerk Bölgesi statüsündedir. Zira Doğu Türkistan’daki Kırgızlar, yoğun olarak bu özerk bölgede yaşıyorlar.
Yusuf Mamay’la görüşmelerimi, Doğu Türkistan’ın yetiştirdiği değerli bilim adamlarından Abdüşşükur Turdi ile, çağdaş Uygur şiirinin ustalarından Tayipcan Eliyop sağladılar. Yusuf Mamay’la daha ilk görüşmemde, onun çok dolu bir adam olduğunu anladım. Manas, Semetey ve Seytek’i ezbere bildiği gibi, Köroğlu, Seyit Battal Gazi vb. gibi Türk destanlarını da biliyordu. Nitekim ondan derlenen Köroğlu Destanı, Çin’de kitap bütünlüğünde yayımlandı. Ben de anlattığı Seyyit Battal Gazi Destanından bir bölümü kaydettim. Daha sonraki günlerde onunla biraraya gelmemi engellediler. Yusuf Mamay’ın dediğine göre; kendisinden yıllardır, sözlü halk edebiyatı ürünleri derlenmişti. Manas ile ilgili derlemeler, dört büyük cilt içinde ve kitap bütünlüğünde yayımlanmıştı. Ama Mamay anlattıkça anlatıyordu ve sonraki yıllarda yapılan derlemelerle cilt sayısı artmıştı. Halkbilim uzmanları için çok önemli bir kaynak kişi olan Yusuf Mamay’dan yapılan derlemeler, onun ölümüne kadar devam etmiş; destanlardan başka, değişik konulardaki halk kültürü ile ilgili malzemeler de kitap bütünlüğünde basılmıştı.
Kırgızistan’da
Kırgız Yazarlar Birliği’nin konuğu olarak, Kırgızistan’a yaptığım ilk gezide ev sahibim, ünlü yazar Cengiz Aytmatov’du. Onun bana rehber olarak görevlendirdiği Mirzayan Tölömüşev ise, Yazarlar Birliği bünyesindeki Manas Şubesi’nin başkanıydı. Ben Manas’ın, Kırgız Türkü için herşey olduğunu orada öğrenmiştim. Zira daha sonraki tespitlerimde de gördüm ki, özellikle bilimsel nitelikli tüm kurum ve kuruluşların bünyesinde bir Manas Şubesi vardı.
Kırgız Yazarlar Birliği Manas Şubesi’nde, Manas Destanı hakkındaki tüm yayınlar mevcuttu. Büyük Destanın Kırgızca, Rusca, Özbekce çevirileri cilt cilt raflarda duruyordu.
Sonraları, Kırgızistan’da ve Türkiye’de Manas üzerine yayınlar yoğunlaştı. Kırgızistan İlimler Akademisi tarafından, Manas Ansiklopedisi hazırlanıp, yayımlandı.
Manasçılar
Kırgızistan’da, bizim “aşık dediğimiz halk sanatçısının genel adı “Akın”dır. “Bahşı” kelimesini ise “Şaman” için kullanıyorlar. Akın’a “ırcı” veya “cırcı da diyorlar. Akın kelimesinin “ahund”dan türetilmiş olduğuna inanıyor ve akın’ın ahund (hoca) kadar önemli kişi olduğunu söylüyorlar.
Genel olarak akınlar arasında mütalâa edilmelerine rağmen, Kırgızistan’da geleneksel sanatı farklı biçimde icra eden, bir de “destancılar” bulunmaktadır. Bunlar akınlara nazaran daha popüler kişilerdir. Destancılar da kendi içlerinde “manasçı” ve comukçu-aytucu” adlarıyla ikiye ayrılmaktadır.
Manasçılar sadece Manas Destanı ile ilgilidirler. Comukçu veya aytucu adıyla tanımlananlar ise, Manas Destanının dışında kalan, öteki bütün destanları biliyor ve okuyorlar.
Bir Film: Manasçı
Kırgızistan gezilerimizden birisinde, o zaman Kırgız Sinemacılar Birliği’nin Başkanı olan Rejisör Tölömüş Okayev’i de ziyaret ederek, kendisiyle çeşitli konularda ve doğal olarak Manas hakkında konuşmuştum. Sonraları Bağımsız Kırgızistan Cumhuriyeti’nin ilk Ankara Büyükelçisi olarak ülkemize gelen bu değerli insan bana “Manasçı” adlı bir filmden söz etmiş ve yanımıza filmin rejisörü Sayakbay Karalayev’i de alarak, Birliğin küçük salonuna geçerek, filmi birlikte seyretmiştik. 1965 yılında çekilen film, o tarihte hayatta olan Manasçı Bolat Şemsiyev’in hayatını anlatıyordu. Manas’ın değerini ve önemini iyi anlamak için, bu belgesel filmi mutlaka seyretmek gerekiyordu.
Kısacası Manas, Kırgız Türkü’nün her şeyidir…Bu dün de böyle olmuştur, bugün de böyledir, yarın da böyle olacaktır.