Şiirin Alamet-İ Farikası

Ademoğlu var olduğundan beri duygularını, sevincini, korkusunu, vb. hislerinin her birini bir yere kazımış, orada tarihe bir iz bırakarak sunuvermiştir. Kimisi bu duyguları mağaralara, kimisi tabletlere, kimisi kağıtlara ve kimisi ise gönüllere nakşetmiştir.

 

Günümüzde çokça kitapseverle ettiğim dostane sohbetler neticesinde şiirlerin sevilmediği, şiir kitaplarının ise öykü ve romanlardan daha az okunduğunu görüyor, öğreniyorum. Aman, bu yanlıştan ivedilikle geri dönülmeli ve vazgeçilmelidir. Neden mi? Yerin, göğün ve ötesinin tek hükümdarı olan Allah (c.c.) en büyük şairdir. Bu dünyayı şairane bir biçimde var edip, bizleri de şiirleri olarak yaratmıştır. Bizler Kendilerinin şiirleriyiz, yani halk tabiriyle mürekkeplerinden damlayan dizeleriyiz. İmdi, biz şiirleri okumazsak ve şairlere kıymet vermezsek halimiz nece olur? O halde bir adem, kendisini var eden Allah’ı da anlamamış ve tanımamış olur. Bu amaç ve niyet fikriyatıyla huzurunuzda belirtmekten kıvanç duyarım, Allah’tan daha büyük bir şair yoktur ve bizi yoktan var eden Allah’ın şiirlerinden de daha güzel şiirler görmek, duymak ve dahi işitmek imkansız dahilindedir.

 

Mamafih okumuş olduğum onlarca ve hatta yüzlerce şiir kitabı arasında zatı muhteremimi cezbeden kimi sözler vardır ki, inanın ruhumu bile bu sözlere vakfedebilirim. Nedir bu kitap aralarında süzülen kimi sözler? İşte, en keskin örneği Ölü Ozanlar Derneği isimli kitapta yer edinmektedir;

 

"... İnsan ırkının bir üyesi olduğunuz için şiir okursunuz, insan ırkı da tutku doludur! Tıp, hukuk, bankacılık... Bunlar hayatı sürdürmek için gereklidir. Peki ya şiir, romantizm, aşk, güzellik? Bunlar ise uğruna hayatta kaldığımız şeylerdir... Biz şiirleri dillerimizden bal gibi akıtırdık. Kadınlar kendilerinden geçer, ruhlar havada süzülür, tanrılar yaratılırdı ..."

 

Sizlerin de gördüğü ve işittiği üzere şiirler içeriğine bakıldığında muazzam deliller ile doludur. Zebur, Tevrat, İncil ve Kuran en büyük Şairin, en kıymetli eserleridir. Bizler ise bu eserlere riayet etme doğrultusu başta olmak üzere, Kur’an-ı Kerim’e ayrı bir kıymet, farklı bir değer vermekle mükellefiz. Kuran’ı anlayarak okumak, kavrayarak dinlemek, ruhen ve zihnen çözümlemek Arapçasını okumaktan bin kat daha mukaddestir. Ben bir müftü ya da imam değilim ama bunu anlamak ve kavramak için Allah’ın ayeti kerimelerinde, yani şiirlerinde de dillendirdiği üzere, “Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır (Nahl Suresi, 12. Ayet).” sözünü okumak ve hemen ardından da kavramak şahsımca on bin kat daha kafidir.

 

Her şair önemlidir, ancak şairi anlamak için eserlerini de iyi okumak ve düşünce süzgecinden geçirmek gerekir. Allah’ın eserlerinin tercüme edilmesinden daha doğal ne olabilir, onun eserlerini başka milletlerin, kendi vatanlarının ana dillerinde okumasından daha normal ne olabilir? Bu sebeple aziz kardeşim, sen bu sözlerime riayet edip, anlayarak zikredesin. Kur’an-ı Kerim’i aslından okumaya devam et ama anlamını bilmediğin bir sureyi ya da ayeti okurken ne kadar sevap işlersin, işte bunun adaletini bir tek Hakk Teala Hazretleri verir. Çünkü o adalet sahibidir. Nitekim İlber Ortaylı, Bir Ömür Nasıl Yaşanır adlı kitapta güzel bir söze değinir, “Bir kitabın kaderi, okuyucusunun kapasitesine bağlıdır.” Eğer biz Müslümanlar ya da aynı dinde olmasak bile dostlarımız olan diğer din mensubu arkadaşlarımız, inandıkları dini anlayarak ve kavrayarak okumazlar ise, inandıkları Tanrının eserine saygısızlık edecekleri gibi, bir de o Şairin ortaya koyduğu eserin akıbeti, yaşamı ya da ileri süreci hüsranlık ile son bulur. Velhasıl kelam, bu yazımda sizlere şiirin alamet-i farikasını dillendirmeye çalıştım. Bunun üzerinden de Allah (c.c.)’ın bir şair, eserlerinin ise şiir, onu okuyarak anlamının mukaddes ama bu mukaddesliği kazanmanın yolunun da kendi ana dilinde okumaktan ve anlayarak zikretmekten geçtiğini dillendirmeye çalıştım. Sürçülisan olduysa huzurunuzda özür diliyorum. Sevgiyle ve edebiyatla kalınız…