Veganlık, ‘İnsan ve hayvan kardeşliği’-1
Veganlık, bir gerçeğin ortaya konulmasıdır: “İnsan ve hayvan kardeşliği.” Hayvanlar bizim biyolojik kardeşlerimizdir. Veganlık hayvanların kölemiz değil de eşitimiz olduğunu savunan, hayvanları mal ve kaynak olarak görmeyi reddeden, hayvanların birer nesne değil de özne olduğunu, yani “birşey” değil de “birey” olduklarını öngören yaşam biçimidir.
Veganlık her alanda hayvan sömürüsünü / kullanımını reddeder. Lakin elbette ki salt hayvan sömürüsüne karşı çıkmaz, sömürünün her türlüsünü reddeder. İnsanlara ve hayvanlara yapılan her türlü sömürüyü reddeder. Nitekim sömürünün hiçbir etik yanı olamaz.
Evet, veganlık temelde çözülmesi gereken ilk sorunu, hayvan özgürlüğü sorunu olarak görür. Çözülmesi gereken en acil ve en korkunç sorun budur çünkü. Hiçbir kesim yoktur ki hayvanlar kadar zûlme uğrasın… Yeryüzündeki en büyük kırım, hayvanlara yaşatılandır.
Ne Yahudiler, Ne Ermeniler, Ne Kürtler, ne siyahîler, ne de Aborjinler, Aztekler. Yeryüzünde en büyük ve en kapsamlı soykırıma uğrayanlar, hayvanlardır. Ve bu soykırım halen devam ediyor! Meselâ, siz bu satırları okurken milyonlarca kara ve deniz hayvanı öldürüldü bile.
Hayvan özgürlüğüne yönelik saldırı, tüm haksızlıkların, tüm sorunların temelinde yer alır. Bunu bir piramit olarak düşünürsek, en temelde hayvanlar yer alır. Sonra kademe kademe; insanlar, bitkiler… Dünyadaki tüm canlılar yer alır. Bu piramit bir bütündür, her kademe birbiriyle bağlantılıdır, her biri olmazsa olmazdır. İşte veganlık tam olarak bu piramidin tamamıdır.
Veganlık tüm canlılığın özgürlüğünden yanadır. Her türlü sömürüyü ve şiddeti reddeder. Rahatlıkla denilebilir ki; yeryüzündeki en haklı ve en kapsamlı özgürlük mücadelesi veganlıktır. Veganlıktan kastedilen şey, hayvan haklarını umursayıp, insan haklarını umursamamak değildir. Veganlıkla anlatılmak istenen; hayvanlar ve insanların “BİR” olduğu düşüncesidir. Birimiz özgür değilsek, diğerimiz de özgür olamaz. Eğer birileri çıkıp da hümanist bir tutumla, insan özgürlüğünden dem vuracaksa, bilmelidir ki kölelik olgusunun kaynağına inmesi gerek. Yani hayvanların olduğu tabakaya.
Hayvanları köleleştirmekle başladı her şey. Onlar özgürleşmeden yeryüzündeki tüm özgürlük kavramları ikiyüzlü birer kavram olarak kalacaktır. Tüm meselelerin kaynağı hayvan haklarıdır esasen. Hayvanlar en alt tabakada yer alır, tüm haksızlıkların “temel” noktasında. Hayvan hakları sorunu çözülürse, tüm sorunlar çözülecektir. Veganlık herkes için özgürlüğü savunur ama temelde evet asıl mesele hayvanlardır. Çünkü hayvanlar özgürleşmeden özgürleşemeyiz.
Hayvan özgürlüğünden kasıt ne mi? İnsan özgürlüğünden anladığımız neyse, hayvan özgürlüğünden kasıt da tam olarak odur. Yani birileri tarafından köleleştirilmemek, sömürüye maruz kalmamak, birilerinin amaçları için değil de, en değerli olan hayatlarını kendi amaçları doğrultusunda özgürce yaşayabilmek.