Âşık Şahsenem Bacı
Katıldığım Hacıbektaş şölenlerinde, bir çok halkbilim uzmanı ile ve çok sayıda âşıklarla tanıştım, dostlaştım. Örneğin orada daha yakından tanımak onurunu elde ettiğim Mahzuni ile, Hacıbektaş-Adana yolculuğu yaptım…Örneğin Şahsenem Bacı ile bir söyleşi yaptım ve kimi şiirlerini kendi ağzından kaydettim.
Bu yazının konusu da salt Şahsenem Bacı olacak ve onun kimliği, kişiliği ve şiirlerinden kısaca söz edilecektir.
Ozan Şahsenem Bacı olarak bilinen Senem Akkaş 1943 yılında Kars'da doğdu. Küçük yaşlarda bağlama öğrenmeye, ilkokul yıllarında da şiir yazmaya başladı. Önceleri yurt sevgisi, sevda, gurbet, özlem gibi konuları işleyen Şahsenem Bacı daha sonra toplumsal sorunları da dile getirdi. Küçük denecek yaşlarda öğretmen Yılmaz Bingöl’le evlenip İzmir'e yerleşti. Eşinin siyasi mücadele içinde olması nedeni ile çoğu sürgün amacıyla tayin olunan Kars, Konya, Ankara ve İzmir'de yaşadı.
İlk kez 1974 yılında sahneye çıktı. İşçi, köylü ve yoksulların dertlerini dile getirdiği eserlerinin topluma mal olmaya başlaması ve tüm Türkiye'de tanınması ile devam etti. Liseyi dışarıdan bitirdikten sonra Açık Öğretim Fakültesine kaydoldu.
Akrabaları arasında Âşık Mustafa gibi Sarıkamış’ın birçok tanınmış aşığı bulunan Şahsenem Bacı, Aşık Veysel, Mahzuni, ve Hüdai gibi isimlerden etkilendi.
Çok sayıdaki şiirinin birçoğunu bizzat besteleyerek halka mal eden Şahsenem Bacı, çeşitli aşık şölenlerine katıldı, 1975 yılındaki Hacı Bektaş, 1976 yılında Antalya Aşık şölenlerinde birincilikler kazandı.
Bugüne dek birçokalbüm hazırlayan Şahsenem Bacı;
-“Söz Nereye” ve
-“Haykırış”adlarıyla iki kitap yayımladı.
Şahsenem Bacı’nın Öğretmen Yılmaz Bingöl ile evliliğinden Fatma Efsun Bingöl, Yavuz Bingöl ve Oğuzhan Bingöl dünyaya geldiler. Bunlardan Yavuz Bingöl’ün gerek müzik, gerekse sinema dünyamızda, bir yıldız olarak parlamış olduğu bilinen gerçektir.
İyi bir ozan, iyi bir ses ve saz sanatçısı olan Şahsenem Bacı’nın, bir kadın sanatçı olarak, son derece seviyeli bir hanımefendi olduğunu da vurgulamak isterim. Aşağıda Onunla ilgili, belgesel nitelikli bir fotoğraf ve üç deyişini sunarken, değerli ozanımıza sağlıklı uzun ömür temenni ediyorum.
AŞKIN İLE ALEVLENDİM
Aşkın ile alevlendim yanarım
Bunu söndürecek suyun var mıdır
Göçebeyim oba oba konarım
Beni konduracak köyün var mıdır
Gahi o yandayım gahi bu yanda
Sadakat bulamam cananda canda
Ne ararım bilir misin ben sende
Tatlı dilin şirin huyun var mıdır
Dünya nimetine karnı tok oldum
Bazı düşeş oldum bazı yek oldum
Belli olan hedeflere ok oldum
Bu oku atacak yayın var mıdır
Şahsenem der bağlarda gül ararım
Yar ile var idi kavl-i kararım
Zülüflerim tel tel olmuş tararım
İnce uzun selvi boyun var mıdır
VİRANE BAHÇEDE
Virane bahçede ağlıyor dallar
Bülbül zara gelmiş güller perişan
Aşk için çırpınan biçare haller
Yare doğru giden yollar perişan
Leylasıyım yarsız olan dağların
Bağbanıyım barsız kalan bağların
Yıllar var ki için için ağlarım
Gözyaşım elinden seller perişan
Kimisine karayazı kondurur
Kimisini sefaletten söndürür
Kimini de aşık eder yandırır
Feleğin elinden kullar perişan
Şahsenem feleğe çatmadan etmez
Devran çarkı döner gücümüz yetmez
Başım dumanlıdır rüzgar kar etmez
Seher vakti esen yeller perişan
ESTİ ACI POYRAZ
Esti acı poyraz kalem yıkıldı
Evrenime göz eyledi yel benim
Yuvam ilmik ilmik oldu söküldü
Emeklerim az eyledi yel benim
Kınamayın beni kavim kardaşlar
Didemden akıyor kan ile yaşlar
Ey günümde hatır soran yoldaşlar
Dostlarımı yüz eyledi yel benim
Gahi girip bir kazanda kavruldum
Gahi hamur gibi olup yoğruldum
Duman olup gökyüzüne savruldum
Küllerimi toz eyledi yel benim
Şahsenem der bitmez feryad-ı zarım
Yüklendi barhanem kesildi karım
Ne kışım bellidir ne de baharım
Yazlarımı güz eyledi yel benim
Yıl:1975.Yer:Hacıbektaş.(soldan)Âşık Hüdai, Nasrattınoğlu, Şahsenim Bacı,
Yılmaz Bingöl ve Âşık Semai görülmektedir.