Bir İnek Veya Bir Tavuk da Kadındır!
Bazı insanlar şiddetsizlik üzerine yazdıkça yazıyor, konuştukça konuşuyor; kadına şiddete hayır, çocuğa şiddete hayır, sokak hayvanlarına şiddete hayır... Belli ki bu insanlar şiddetsizlik taraftarı! Belli ki şiddetsiz, sevgi dolu bir yaşam sürmekteler! Peki, gerçekten de öyle mi? Örneğin feminist bir birey; kadınlara yönelik şiddete var gücüyle karşı çıkıyor. Haklı olarak, kadınların en ufak bir şiddete maruz bırakılmasına tahammül edemiyor. Peki ya kendi tabağındaki kadınlar? Kendi tabağındaki şiddet mağduru kadınlar?
Neden bir ineği veya bir tavuğu kadın olarak görmüyoruz. Tür olarak bizden farklı olduğu için mi? Sahi benim kadınlığımı, bir ineğin kadınlığından ayrıcalıklı kılan nedir? Var olan şiddetten mi şikâyetçisiniz? Hissedebilen bilinçli bir varlığı mal statüsüne indirgemek şiddet değil midir? Sadece tür olarak bizden farklı olan bir bireyi ötekileştirmek şiddet değil de nedir? Evet, ötekileştirmek başlı başına şiddetin daniskasıdır. Şiddet ve sevgisizliğin asıl kaynağı ki ötekileştirmek, tanışmamaktan kaynaklı!
Şiddet mağdurları 'öteki'dir. Bu durumdan şikâyetçi misiniz? Hayvanlar sizin de ötekiniz oysaki
Onlar ki, ötekinin ötekisi. Hayvanlar sizden de mazlum oysaki. Onlar ki, mazlumun zulüm ettiği.
Ağızlar dolusu "şiddetsizlik" naraları yükseliyor. Gel gör ki şiddet her yerde. Şiddet, paylaştığınız kahvaltı sofralarında, - yediğiniz pirzolada. Şiddet, giymiş olduğunuz deri ayakkabıda, kürk mantoda. Şiddet, sürüp sürüştürdüğünüz kozmetik ürünlerde, kullandığınız deodorantta. Şiddet, ailecek gittiğiniz hayvanat bahçelerinde, sirklerde, akvaryumlarda.
Şiddet her yanınıza sızmışken siz şiddetsizlikten dem vuruyorsunuz ve siz sevgi dolu olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Şiddet ürünü lokmalar giren ağızdan, sevgi dolu sözcükler çıkması ne abestir!