Bulgaristan’da Yayımlanan Nasreddin Hoca Kitabı

Nasreddin Hoca’mız, dünyanın bütün ülkelerinde ve tüm insanlar tarafından tanınan, bilinen evrensel bir kişidir.

 

Doğal olarak Hoca’yı tanıyanlar, Türkler’den sonra, Balkanlar’da yaşayan, çeşitli milletlere mensup halklardır. Zira asırlarca Türkler’le yan yana ve dostça yaşayan bu halklar, Türk dostlarından Nasreddin Hoca’yı da öğrenmişlerdir. Hatta bazı milletler Nasreddin Hoca’ya rakip olarak, kendi milletlerine mensup, bazı halk filozofları da yaratmışlar, fıkralar örmüşlerdir.

 

Kapı komşumuz Bulgaristan’da, Nasreddin Hoca ile ilgili birçok yayın yapılmıştır. Yapılan yayınların önemli bir kısmının, bu ülkede yaşayan Türk ve Bulgarlar’dan derlenmiş olan fıkralardan oluşması, yapılan çalışmaların değerini arttırmaktadır. Bu ülkede bir akademik çalışma yapılarak, bilimsel bir Nasreddin Hoca kitabı ortaya konulmuştur ki, itiraf etmek gerekirse, böylyesine bir çalışma ülkemizde bile henüz yapılmış değildir.

 

Bulgar halk edebiyatı uzmanı VeliçkoVilçev’in söz konusu akademik çalışmasında belirttiğine göre, Bulgar yazarlarından Hacı NaydenYodvanoviç, 1853 yılında Belgrad’da Nasreddin Hoca ile ilgili çalışmalar yaparak, Bulgar dilindeki ilk Nasreddin Hoca kitabını ortaya koymuştur.

Bulgarlar’ın yaptıkları ikinci Nasreddin Hoca çalışması, M.Maksimoviç’in 1880’li yıllardaki yayınıdır. Yani bu çalışmalar, Bulgaristan’ın, Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altında bulunduğu dönemde yapılmıştır. Bir başka deyişle, 1853 yılından bu yana, komşumuz Bulgaristan’da, Nasreddin Hoca ile ilgili olarak, onlarca kitap  ve yüzlerce gazete ve dergide, Hocamızın fıkraları yayımlanmış, karikatürler çizilmiştir.

 

VeliçkoVilçev’e göre, N.Hoca fıkralarının Bulgaristan’daki etkisi o denli büyüktür ki, Bulgar halkı, Nasreddin Hoca’ya zıt ve onunla zaman zaman söz oyunları yapan, Kurnaz Petre’yi yaratmıştır. Öte yandan ilk Nasreddin Hoca romanı da Bulgar bilgini Prof.AleksandrBalabanov tarafından, Almanca olarak yazılıp, 1917’de yayımlanmıştır. “Balkanların Şeytanı” adlı bu romanın, bugüne kadar Türkçe’ye tercüme edilmemiş olması, bir kayıp olsa gerek?.Prof.Balabanov, romanının önsözünde, şöyle yazmıştır:

 

 “Romanın başlığı içinde Balkan halklarının güldürücülüğünü ve şeytanlığını simgeleyen bir baş kahraman olmasını gerektiriyordu. Fakat aslında çeşitli şakaların, nüktelerin, taşlamaların iki kahramanı vardır: Nasreddin Hoca ve Kurnaz Petre. Ben onları birbirleriyle tanıştırarak, ahretlik yaptım, o kadar yatınlaştırdım ki, hem fizikman, hem manevi açıdan kaynaştılar…”

V.Vilçev’in bilimsel eserinde de Hoca ile Petre karşılaştırılmaktadır; fakat eserin ana konusu Nasreddin Hoca’dır ve eserin tam 70 sayfalık bölümü, Hoca ile ilgili bilimsel değerlendirmeyi içermektedir. Yazar bu değerlendirme içerisinde şu soruyu da kendisine yöneltmekte ve cevap aramaktadır:

 

“Nasıl olup ta Nasreddin Hoca fıkraları Cebelitarık boğazından Altaylar’a ve Çin’e kadar yayılmıştır?...”

Vilçev Türk yazarların, Sovyetler Birliği Türkologlarının, batılı uzmanların yazdıklarından da yararlanarak, incelemesini sürdürüyor ve neticede Nasreddin Hoca’nın Türk kökenli olduğunu belirtiyor ki, bir Bulgar bilgininin bu değerlendirmenisi, bir bilimsel kongrede kalkıp, “Nasreddin Hoca’nın yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyoruz!” diyen (maalesef) bir Türk bilim adamının zihnine iyice nakşetmeli değil mi?...

 

Nasreddin Hoca’yı gerçekten çok ciddi bir incelemeye tabu tutan Vilçev, Hoca fıkralarını Kazak Aldar Köse, Ermeni Pulu Puti, Uygur Nasreddin Ependi, Macar LudaşMati ve batının özgün komik kahramanı TilOylenşpigel vb. fıkralarıyla karşılaştırıyor ve bütün bu halk filozoflarının fıkralarında Nasreddin Hoca etkisini tespit ediyor; hatta bazı fıkraların tamamen tercüme edilerek, kendi dillerine kazandırılmış olduğunu belirtiyor. Dürüst ve gerçekten bilimsel değerlendirmesinde Vilçev, Bulgar Kurnaz Petre için de, “Nasreddin Hoca’nın kuvvetli etkisi altında doğmuş, büyümüş ve yaygınlık kazanmıştır” demekte  ve“Bulgar halk bilgisinin kaynağındaki Kurnaz Petre karakterinin, Akşehirli filozof imajı ile görülen bir akrabalığı vardır…” hükmüne varmaktadır. Zira her iki halk bilgesinin fıkraları, haktan ve adaletten yana, yoksul ve mazlum kişilerin savunmasını amaçlamaktadır.

 

N.Hoca ile Kurnaz Petre arasındaki farkları da belirten Vilçev bu hususta şöyle demektedir:

“Nasreddin Hoca, hiçbir zaman, başka bir ulusun komik kahramanına karşı çıkmamıştır. O, karşısına çıkan böyle kahramanları basit emekçi halkın incancıl vasıflarıyla mat etmiştir. Hoca’dan farklı olarak Bulgar Kurnaz Petre, yarışçı bir karaktere sahiptir. Zaten Kurnaz Petre’nin fıkralarını toplayıp, gün yüzüne çıkarma çabalarındaki özendirici etken bizim de öz Nasreddin Hocamız olması arzusudur. Halk kitlelerinin bilincindeki N.Hoca bir bilgindir, filozoftur, kültürlü, terbiyeli, nazik bir insandır; Kurnaz Petre ise, yüksek kent kültüründen uzak kaldığı için, fıkraları da biraz tuzlu kaçar…Nasreddin Hoca mutaassıp olmasa da dinsel bir toplumun üyesidir, birçok hallerde İslam dininin koruyucusu olarak ortaya çıkar; Kurnaz Petre ise, doğrudan halk kitlelerinden çıktığı için, fıkraları daha açık, sosyal bir nitelik, keskin bir politik hedef taşır…Nasreddin Hoca fıkralarında eski Bizans ve Roma, İtalya fıkra edebiyatı etkisi çok azdır; Kurnaz Petre’de bu etkiler oldukça fazladır…Nasreddin Hoca’nın kibar, terbiyeli nüktelerine karşın, Petra fıkralarında Bulgar halk kültürünün rolü büyüktür…”

Vilcev’in Nasreddin Hoca ve Petre’ye ilişkin toplamış olduğu yeni fıkralar, bu iki filozofun edebiyat ve sanattaki yerlerini ve rollerini belirlenmektedir.

 

Bulgaristan Bilimler Akademisi, Edebiyat Enstitüsü tarafından yayımlanan söz konusu eserde Hoca’ya değgin 82, Kurnaz Petre’ye değgin 47, her ikisiyle ilgili 50 fıkra yer almaktadır. Yazar, fıkraları nerelerden ve kimlerden derlemiş olduğunu da ayrı ayrı belirtmektedir.

 

Bu eserden başka, Sofya’da bulunduğum sırada, birkaç Nasreddin Hoca kitabı daha gördüm. Bunların kimileri Bulgaristan’da, kimileri de başka ülkelerde basılıp, satılmakta olanlardı.

 

Hülasa, Nasreddin Hoca’mız, bütün dünyayı gezip dolaşmaktadır ve daha yüzyıllarca gezeceğine kuşku yoktur…

 

------------------------------

*Bu yazı, Size Dergisi’nin 25.3.1983 tarih ve 92. Sayısında, “Balkanlar’daki Nasreddin

  Hoca” başlığı ile,İ.Ü.Nasrattınoğlu’nun “Bizden Size” köşesinde yayımlandı.

  Ayrıca; aynı yazı, Halay Dergisi’nin Mayıs 1983 tarih ve 29. Sayısına “Dünya

  Vatandaşı Nasreddin Hoca” başlığı ile iktibas edildi.