Çocuklarda duygusal öz-düzenleme becerileri kazanmanın ilk adımı duyguları fark etmek ve onları doğru tanımlayabilmektir. Okula başlamak ile ilgili çocuğun hissettiklerinin bir listesini çıkararak başlayabilirsiniz:
Yeni arkadaşlar edineceği veya eski arkadaşlarını göreceği için mutludur. Yeni öğretmen(ler)inin nasıl olacağını bilmediği için endişelidir. Doğru davranışlar sergileyebilmek ve davranışlarının olumlu veya olumsuz sonuçlarını tartabilmek için düşüncelidir. Yeni şeyler öğrenmek için heveslidir. Tatil bittiği ve artık o kadar çok oyun oynayamayacağı için üzgündür. Annesinden ayrı kalacağı için korkuyordur.
Yukarıdaki gibi çocuğun yeni okul rutiniyle ilgili duygularını tanımladıktan sonraki adım hissettikleri olumlu duyguların devamını sağlayacak, olumsuz duygularla da başa çıkmalarında destekleyecek duygu düzenleme stratejilerini öğretmektir.
Okul öncesi dönem çocuklarının sıklıkla kullandıkları bazı duygu düzenleme stratejileri şöyledir: Kendini rahatlatmak, diğer kişilerle etkileşim kurmak, kendi kendini oyalamak, uygun sözel ifadeleri kullanmak, ilgiyi başka bir yere odaklamak. Bunlar gibi stratejileri öğrenmiş bir çocuk okula başladığında olumsuz durumlara karşı psikolojik dayanıklılığı daha yüksek olacaktır.
Ebeveynler çocuklarının sosyal beceri ve duygu düzenleme stratejileri kazanımlarını desteklemek için onların gelişimleri ve ilgileri doğrultusunda çeşitli etkinliklerden yararlanabilirler. Okula hazırlık veya okul başlıyor temalı kitapları okuyup kitapta aktarılan durumlar ve duygular üzerine çocuğunuzla tartışabilirsiniz. Rol oyunu olarak “okulculuk” oynayarak çocuğunuzun okul başlamadan önce, okulda karşılaşabileceği olası senaryolar karşısında nasıl davranabileceğini yaşantılamasınız sağlayabilirsiniz. Okul ile ilgili endişelerinin resmini yapmasın, kukla oyunlarıyla farklı stratejileri prova etmesini isteyebilirsiniz. Oyun hamuruyla endişelerini ya da korkularını şekillendirebileceklerini gösterebilirsiniz (bu noktada oyun hamurunun çocuklar üzerinde sakinleştirici etkisi olduğunu da hatırlatmak isterim).
Ayrıca anne babaların bazı sinyallere karşı daha duyarlı ve dikkatli olması da okulda bir şeyler yolunda gitmiyorsa erken müdahale edebilmek açısından önem taşır. Okul öncesi dönemdeki bir çocuk sürekli daha fazla sarılmaya ve öpmeye ihtiyaç duyuyorsa, yapışkan bir tavır sergilemeye başlamışsa, altını ıslatıyorsa, daha önce yapmazken parmağını emmeye başlamışsa; okul yaşındaki bir çocuk ise mide bulantısı, baş dönmesi veya baş ağrısı gibi fiziksel şikayetleri bahane ederek okula sık sık gitmemeye başladıysa, okulda sürekli reviri ziyaret ediyorsa, evden çıkmayı reddediyorsa, öfke nöbetleri yaşamaya başlamışsa bir uzmandan destek alarak okul hayatında nelerin yolunda gitmediğinin tespit edilmesi gerekebilir.
Çocuğunuzun okul hayatında karşılaşabileceği olumsuz durumlarla sağlıklı başa çıkmasının anahtarı sosyal ve duygusal becerileri kazanmanın yanı sıra yetişkinlerin ona sağladığı güven sayesinde onlarla açık iletişim kurabilmesidir. Okul hayatı boyunca hem anne babasının, hem de öğretmenlerinin ona her açıdan destek olacağını bilen bir çocuk, başına gelen olumsuz olaylarla tek başına mücadele edemediğinde yetişkinlerden yardım isteyebileceğini bilecektir, bu da onun okul hayatındaki psikolojik dayanıklılığını destekleyecektir.