Diyarbakır Surları ve tarihçesi-25
Diyarbakır Surları ve tarihçesi-25
Yedi Kardeş Burcu inşaası
Bir yandan iç kalede inşa etkinliği sürdürülürken,
diğer yandan 37. Yedi Kardeş burcunun
inşasına başlandığı, bu burcun üzerinde yer alan
Artukoğlu Mahmud adına yazılmış kitabeden
anlaşılmaktadır. Kitabe metni şöyledir: “Esirgeyen,
bağışlayan Tanrı adıyla. Hükümranlık eşsiz, güçlü
Tanrı’ya aittir. Efendimiz sultan, salih hükümdar,
alim, adil, Tanrı’nın yardımıyla üstün ve galip
gelmiş, adaletin canlandırıcısı, dünya ve dinin
üstünlüğü, İslamın ve Müslümanların sultanı, hükümdarların
ve sultanların gururu, emirlerin hükümdarı,
imamın yardımcısı, insanların koruyucusu,
büyük halifenin yardımcısı, yüceliğin seması,
fatihler babası, müminlerin emirinin yardımcısı
Muhammed oğlu Kara Arslan oğlu Davud oğlu
Sökmen oğlu Artuk oğlu Mahmud’un emriyle -
Tanrı yardımcılarını aziz kılsın, gücünü kat kat
arttırsın, ey Tanrı’m ona nimetlerini sürekli kıl,
rahmetinle onun sağından solundan, önünden arkasından
ve her yönünden ilâhi mutluluklarını
onun üzerine indir - 605 (M. 1208-1209) senesinde
benna Cafer oğlu İbrahim yaptı.” Diyarbakır Artuklu emiri Nasır ed-Din
Mahmud ölünce (1222-1223) yerine geçen oğlu
Mes’ud’un, önce Anadolu Selçuklu Sultanı’na
(Turan, 1973, 179) daha sonra Eyyubi hükümdarı
Melik Kamil’e (Turan, 1984, 347) bundan sonra
da güttüğü siyasete uygun olarak Celaleddin Harzem
Şah’a tabi olarak, Celaleddin Harzemşah’ı
Diyarbakır’a davet etmesi, bölgedeki diğer devletlerin
tepkisini çeker (Yinanç, 1945, 616). Bu
olaydan birkaç sene sonra Eyyubi Sultanı Melik
Kamil, 1231-1232 yılında Diyarbakır’ı uşatarak
alır ve kentin dış surunu yıktırarak taşlarını içteki
surun berkitilmesinde kullanır (Beysanoğlu, 1987,
352).
Eyyubilerin Diyarbakır’ı alması üzerine harekete
geçen Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin
Keykubat, vezir Muineddin Pervane komutasındaki
bir orduyla 1235 yılında Diyarbakır’ı kuşatır
(Turan, 1973, 180). Selçuklu kuşatması, ikinci
surun yıkılarak taşlarının kullanılma nedenini
açıklamaktadır. Kentin iyi savunulması ve kış
mevsimi nedeniyle kuşatmayı kaldıran Selçuklular,
1236 yılında daha büyük bir orduyla Diyarbakır
önlerine gelirlerse de doğuda beliren Moğol tehlikesi
karşısında Halife el-Mustansır’ın araya girmesiyle
savaştan vazgeçilir (Ebu’l Ferec, 1987,
535).