“Hoş geldiniz kahvemize Çay mı, kahve mi vereyim size Paraları bırakın tepsimize Allah bereket versin kesenize”
1970’li yıllarda kahvehaneler bizde de çok hareketli ve renkliydi. Kahvehaneler çoğunluğu itibariyle birer “devrimci mekân”dı. Gençlik dönemimde bulunduğum yerleşim yerlerinden Ankara, İstanbul, Diyarbakır ve Ergani’deki kahvehanelerin büyük bir çoğunluğu bu türdendi. Buralarda çay içme ve çeşitli oyunlar oynamanın ötesinde, arkadaşlarla buluşmalar, görüş alışverişleri, tartışmalar ve siyasi anlamda yapılacak işlerin planlanması yapılırdı. Ayrıca gazeteler okunur, televizyondan haberler izlenirdi. Her politik grubun bir veya birkaç kahvehanesi vardı. Bazı kahvehanelere ise müşterek gidilirdi. Zaten eskiden kahvehanelere kıraathane, yani okuma yeri denilirdi.
Günümüzde ise kahvehanelere genellikle olumsuz gözle bakılmakta. 2005 yılında yayınlanan
Çayönü’nden Ergani’ye Uzun bir yürüyüş kitabımda kendim de kahvehaneleri olumsuzlama babında “ömür tüketilen mekânlar” olarak tanımlamıştım. Burada biraz resmi söylemden etkilenme var gibi. Kahvehanelere haksızlık ediyoruz. Yanlış trene binip yanlış yere gitmemek için olaya daha geniş bir perspektiften bakmakta yarar var bence. Çünkü kahvehaneler ya da cafeler haber ve düşüncelerin “kuluçka makinesi”dir. Nasıl kahvehane kentin soluk bir yansıması ise kentlerde World Wide Web (www)’in soluk bir yansımasıdır. Bir ya da iki ucuz bilgisayarla bir tarih yazılabilir. Bu nedenle kahvelerin çokluğundan şikâyet etmemeliyiz ve “birer mikrop yuvası” ya da “ömür tüketilen mekânlar” olduğu savlarından vazgeçmeliyiz. Aykırı bir anlayışla olumsuzluğu olumluya dönüştürmeliyiz. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin, yeni fikirlerin, politik söylemlerin, sanat ve edebiyatın yayılmasında ya da yaygınlaşmasında kahvehanelerden yararlanabiliriz. Ama bunun için öncelikle kahvehaneleri mekân olarak iyileştirmeli ve teknolojik cihazlarla donatmalıyız. Bilgisayar, satranç, briç, gazete, dergi, kitap okuma odaları oluşturmalı ve ucuz internet erişimi sağlanmalıdır. Kahvehanelerde bilgisayar ve internet kullanımı Türkiye’nin değişim ve dönüşümüne muazzam bir katkı sağlayabilir. Çünkü tarih boyunca küresel pazarın hiç bu kadar çok sayıda tüketiciyi kucakladığı ve bu kadar çok sayıda üreticiye günümüzde erişim sağladığı olmadı. Unutmayalım teknolojiye de “kuluçka makinesi” deniliyor. Eğer bizler haber ve düşüncelerin merkezini teknoloji ile birleştirebilirsek bu “kuluçka makineleri”nden harikalar yaratabiliriz.