Sonuç itibariyle kahvehanelerin bilgisayarlarla donatılması ve kahvehanelerde internet kullanımının yaygınlaştırılması ve benzeri imkânlar, mekânsal iyileştirmeler insanlarımızın dünyadaki gelişmeleri günü gününe takibini getirecek ve olaylara yabancı kalmamalarını sağlayacak, önlerine yeni ufuklar açılacaktır.
İnsanlarımız bizatihi yaşamın içinde olacaklardır.Olaya birde böyle bakmak gerekir diye düşünüyorum. Ne dersiniz?(8)
Çınarlı Kahve muhtar Veysi Efendi ‘nindi. Asırlık iki çınar vardı içinde. O nedenle Çınarlı kahve olarak anılırdı. Kahvenin ortasında da Diyarbekir ‘in bazalt taşından küçük bir havuzu vardı. O kahvede kimler oturmadı ki Kahve sahibi Veysi dayı olmak üzere, sabuncu Naman Dayı, Mehemede Bazar xweş (alışverişi hoş Mehmet ) gelirdi.
Ağe Rutan ‘ın kahvesi vardı. Rutlar ( yoksullar ) ağası Abdullah. Bizim kunduracı İzzettin ‘in teyzesinin kocasıydı. Hoş bir adamdı. Niye ağe Rutandı? Anlatayım. Adamın çocuğu yoktu. Kahvenin üstü de eviydi zaten. Sakosu ( ceket) omzunda, bir de legorn tavuğu vardı. Haziran ağacı da elinden düşmezdi. Tavuğunu, horozunu dışarıya bırakırdı. Bir fakir fukara kahveye geldiğinde Rutan, ‘’ otur ulan ‘’ derdi. Yiyecek aldırır ve onların karnını doyururdu. Bu özelliğinden dolayı da adı ağe Rutan Abdullah olarak kalmıştı.
Ayrıca Abbas ‘ın parkı (kahvesi ) vardı. Salos Camisi ‘nin tam karşısında o zamanlar da seçkin Mardin Kapılılar o park kahvede otururlardı.