Afganlı’nın hemen yanında ise “Akif”in çayhanesi vardı, bu çayhane uzunca idi ve iki kapısı vardı, ayrıca dışarıya da kürsü atardı, çayının tadına ise diyecek yoktu, Akif’in çayhanesi fiziki yapısını yitirmeden hala durur ve hizmetini sürdürür.
Bir zamanlar ‘Emlak Kredi Bankası’ olarak kullanılan Ulu Cami’nin hemen altındaki mekânı da ‘Ahmet’ icar ederek uzun yıllar çaycılık yapmıştı burada...
‘Çarşı’ya şeviti” dediğimiz çarşı da ise hala varlığını sürdüren bir çayhane vardı ki burasını halk ‘Babatlı Aziz’ diye anardı ve hâlâ da o isimle varlığını sürdürüyor, Babatlı Aziz mesleğini bırakmamış ve bugüne kadar sürdüre gelmiştir, çayının kalitesinde ise artma olmuş, eksilme olmamıştır.
Ulu Caminin minare tarafında ise bir çayhane daha vardı ki burasını merhum “Cemil Cengiz” işletirdi ve bu çayhanede varlığını sürdürmekte, ancak o çayhanede yıllarca çalışmış olan bir işçisi devam ettirmektedir Cemil Cengiz’in çayının kalitesini.
Rahmetli Cemil Cengiz aslen Erzincan’lı, fakat Diyarbekir’liler kadar bu şehirli, gitmemiş burada kurmuş tezgâhını, sevmiş bu şehrin insanını ve kendisini sevdirmiş bu şehrin insanına.
İsterdim ki çayhanelerin hepsini bir anda zikredeyim, fakat ne mümkün?
Buralarda demli çayları yudumlayan bu şehrin insanlarından bazılarının adını anmayı ise izin verirseniz bir başka sohbete bırakıyor ve ‘çayhanelerimiz vardı’ sözümüzü burada noktalamak istiyoruz.(10)