Geçmiş zamanda birçok medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır, bu medeniyetlerin mirasını bizlere bırakırken, bizleri kültürel manada zengin kılmış ve bir o kadar da şanslı ilan etmiştir.
Tarihi yerler; bünyesinde barındırdığı yaşam alanlarıyla geleneklere uygun, dönemin şartlarını ve imkanlarını bizlere yansıtan yapılarla bütünleşerek bizleri geçen zamanın derinliklerine ulaştıran birer vasıta niteliğindedir.
Bizlere bırakılan Kültürel mirasın sürdürülebilir değerlere sahip olması ve hayatta tutulması ancak bu yapıların korunması ile mümkündür ve ancak bu şekilde geleceğe aktarılabilir.
Diyarbakır’ın bir Müze şehri olması itibarı ile koruma ve sergileme anlamında gerekli bir plan ve proje yapılarak bu durumu değerli hale getirmek gerekiyor. Gelecek zamanla alakalı olarak Diyarbakır’ın kent Müze şehri olması ve açık-kapalı alan sergileme alanlarının oluşturulması önemli bir adım olacaktır.
Açık alan müze ve sergi alanı olarak belirlenmesi gereken yerlerin, koruma altına alınarak gerekli adımların atılması ve ardından projelendirilip amacına uygun yerlere dönüştürülmesi kırsal ve kentsel müze turizmini olumlu yönde etkileyeceği gibi sosyal anlamda da canlı kültürlerin birbirini tanımasına katkı sağlayacaktır.
Hazırlanacak olan projeler doğrultusunda, yapılarda ve mekanlarda kısmi müdahaleler yapılarak, yapıların açık hava kent müzesine dönüştürülüp, zamana uygun teknolojik çözümlerle desteklenerek bizlere kazandırılması güzel bir adım olacaktır.
Bu sayede yerli ve yabancı birçok turistin ziyaretinin yanı sıra şehirde ve kırsalda yaşayan insanların, turizm sayesinde gelen insanlarla sosyolojik ve kültürel etkileşim içerisine geçip farklı bakış açılarını tanıma ve anlama fırsatı da sunacaktır.
Örneğin Sur İçi, Ergani Hilar Mağaraları ve Çayönü, Silvan, Eğil, Bismil ilçelerindeki Arkeolojik alanların açık hava müzesine çevrilerek bu yapıların sergilenebileceği ve aynı zamanda yapıların bire bir benzeri mekanların tasarlanabileceği ortamların oluşturulması kentimiz açısından faydalı olacaktır.
Bu sayede farkındalıklarını bilen bireylerin temeli atılarak her anlamda bilinçli bir toplumun temellerinin atılacağı bir ortam oluşturulabilir.
Bu sayede kültürel anlamda değişiklikleri, farklılıkmış gibi gösteren düşüncelerden kurtulup, zenginlik olduğunu kavrayan ve bu zenginliği yaşatan bir toplum haline dönüşen, kutuplaşmalardan ve ayrışmalardan uzak sıradan bir yaşam biçimini hayata geçirebiliriz.
Bu hayallerin gerçek olması ve şehrimizin daha güzel yarınlara kavuşması dileğiyle…