Geçen hafta Zerzevan Kalesi ile ilgili genel bilgiler verdikten sonra bu yazımızda Mithras Tapınağı’nı anlatmaya çalışacağım.
Diyarbakır’ın Roma dönemi hakkındaki bilgiler, gerekli çalışmaların tam olarak yapılmamasından dolayı oldukça kısıtlı olduğundan bu bilgilere tam manasıyla hakim olmadığımızı belirterek bahsi geçen zaman diliminin şehrin M.Ö 69 yılında Roma hakimiyetine girmesi M.S 639 yılında İslam ordularının Diyarbakır’ı fethine kadar olan geniş bir zaman aralığını kapsamaktadır.
Bu zaman aralığı ile ilgili yeni bilgilerin bulunması, kültürler içerisinde şekillenen ve zamanla yönlendirici özelliğe bürünen inanç biçimlerinin ve yaşam tarzlarının günümüze etki eden kısımlarının bilgisini bizlere ulaştıracaktır.
Bu tür inanç değeri üzerine inşa edilen yapılar, mimari unsurları etkileyen eserler olduğundan bulunduğu coğrafyalar arasında farklılıkları kendi bünyesinde harmanlayan yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu özelliklerinden dolayı Diyarbakır’da yaşayan dönemin kültürel yapısına kendi değerlerini katan toplumlar üzerinde yapılacak araştırmaların bizlere kazandıracağı bilgiler oldukça önemli olacaktır.
Kökeni M.Ö 15.yy dayanan Mithras Hint-Pers kökenlidir.
Kültü Güneş ile ilişkili olan Mithras dönemin inancında, dostluk veren, ışığın ve adaletin simgesi ve inancın kaynağı olarak görülmektedir.
Muhtemelen Roma bu inançla, doğuya düzenlediği askerleri seferler sonrasında tanışmış ve bu inancı benimsemiştir.
İnanışlarına göre yeryüzündeki bütün canlılar Mithras’ın kutsal boğayı kurban etmesiyle oluşmuş, sonra gece ve gündüz birbirini takip etmeye başlamış ve gece gündüz kavramı ile birlikte mevsimler oluşup böylece zaman kavramı ortaya çıkmıştır.
Bu anlamda Mithras tapınaklarında yer seçimi tesadüf olmasa gerek.
Bu kavramların devamında Güneş sistemi ve yıldızların takibi ile astronomi biliminin ilişkisini Mithras Tapınağı ve Zerzevan kalesinin bulunduğu bölümde yapılan ve bu yıl ikincisi düzenlenen gökyüzü gözlem etkinliklerini hatırlatmak isterim.
Daha birçok konuyla ilişkisi bulunan bu yapının bizlere bu coğrafyada bilinmeyen ve öğrendikçe kültürel değerlerimize katkı sağlayan topluma özgü estetik, teorik, iktisadi, sosyal, siyasi ve dini bir bütünde, niyet ve işlevsellik bakımından bizlere sunmaktadır.
İnsanlar akıl, bilgi ve tecrübe ile mükemmeliyetçi bir yapıya sahip olduğunu düşündüğünden geleceğe bir iz veya bir imza bırakmak adına çeşitli olanaklardan faydalanarak eserler bırakır.
Bundan önceki yazımda belirttiğim: değerlerin, bütünüyle zaman içinde zamanı değiştirmek anlamı taşıdığı fikriye.
Değerli hocam Aytaç Coşkun’a yaptığı çalışmalar sonucunda içinde yaşadığımız zamanı ileriye taşıdığından dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum.