Literatürümüze kalıplaşan bir cümle daha eklenmiş oldu: Nerde o eski bayramlar.
Duyulduğu an bizleri geçmişin farklı an ve zamanlarına götürüp eskiyi ile şimdiyi karşılaştırmalı olarak düşündüren anlamlı ama zihinleri uyuşturacak derecede pasife indirgeyen bir kalıp cümle: Nerde o eski mutluluklar vs...
Bu sözler bir çoğumuzun sürekli duymaya aşina olduğu söylemlerdir aslında. Tıpkı veraset sistemi gibi devam eden nesilden nesile aktarılıp sürekli eskiyi düşünüp tutunan ve geleceğe kafa yoran düşünceler insanoğlunun kopamadığı bir alışkanlık olarak devam etmiştir hep.
Eskiden böyleydi gelecekte böyle olsa keşke diye tekrarlanan konuşmalar daha devam edecek gibi de. Olması gereken ise hareket haline geçip alabildiğine sevinip onu katlayarak çoğaltabilmektir. Her nedense yaşayabileceğimiz güzel anları hak edeceği bir deneyimle yaşamadan, keyif alamadan geçmişin tozlu sayfalarına gömüp duruyoruz.
Mutluluğun kendiliğinden geleceği bir arayış içinde güzel geçebilecek ne an varsa hepsini dondurup bırakıyoruz. Hatıraların oluşmasına zemin hazırlayacak temel değişken, aslında bizlerin olaylara bakış açısıyla alakalıdır. Kaldı ki mutlu olmayı beceremeyen zihinler üretmeyecek ve yeniliklere açık olamayacak duruma da düşer.
Eski güzellikler her zaman yad edilmeli tabi. Ama yaşamak için önce mutlu olma uğraşı verme gücünü kendinde bulmalı insan. Eskiye özlem ne kadar değerli ise yaşamaya çalıştığımız şimdiki anlar da kıymetini korumalı ve sahip çıkılmalı. Yarın Kurban Bayramımız ve nasıl mutlu olacaksak o derece yaşayıp mutlu bir bayram geçirmemizi diliyorum. Bayramımız kutlu olsun.