DİYaRBaKIR’In SİYaSİ VE Dİnİ TaRİHİ (23)


Bilinen uygulama, çocuk sünnet edileceği
zaman kirve olacak kişinin çocuğu kucağına
alması şeklindedir. Buna göre, sünnet yapılacağı
zaman dost ve arkadaşlar çağırılır. Sünnet törenine
kirve olacak kişi tarafından hediye
getirilir. Yemekler hazırlanır, mevlit ve Kur’an
okutulur. Mevlit ve Kur’an’dan sonra kirve
olacak kişi çocuğu kucağına alır ve çocuk
sünnet edilir. Artık çocuğun ailesi ve çocuğu
kucağına alan kişi kirve olurlar. İki aile arasındaki
dostluk, bir akrabalığa, hatta akrabadan daha
yakın bir hale dönüşmüştür. Kirvelik kurumuna
o kadar değer verilmiştir ki bazı yerlerde Yezidilikte
olduğu gibi kirve aileler arasında evliliğin
olamayacağına inanılır.
Kirveliğin yerleşmesinde aşirete
dayalı bir toplumda akraba sayısını artırma
etkili olmuş olabileceği gibi, Yezidilikten etkilenme
sonucu da ortaya çıkmış olabilir. Kirvelik,
evlenmeye engel olduğu için, kirvelerini başka
din mensuplarından seçen Yezidiler, Hıristiyanlar
sünnet olmadıkları için Müslümanlardan kirve
seçmektedirler. Diyarbakır’da hatta çevre illerde
dikkat çeken bir durum da, gayri Müslimlere,
hitap edilirken “kirve” diye seslenilmesidir.
Bu durum, onlara gösterilen
yakınlıktan kaynaklanmıştır. Bunun dışında,
toplu yerlerde de bir kişi çağırılırken yakınlık
ve samimiyet ifadesi olarak kullanılan “kirve”
sözcüğüyle seslenilmektedir. Müslümanlar arasında
kirvelik azalmakla beraber “deste bıra,
dest bıra” denilen “Ahiret Kardeşliği” de vardır.
Kişisel seçimle gerçekleşen ahiret kardeşliği
birbirini çok seven kişiler arasında daha çok
aynı tarikata bağlı olanlar arasında görülür.
Sözlü olarak ifade edilir. Yezidilerde görüldüğü
şekilde Tunceli Alevîlerinde de köklü bir “Kirvelik”
kurumu olduğunu belirtmektedir.
Tunceli Alevilerine göre Hz. Muhammed
de torunları Hasan ve Hüseyin’i sünnet
ettirirken bizzat kirveleri olmuştur. Kirve olan
iki aile akrabalıktan daha yakındırlar. Bu nedenle
kirveler evlenemez. “Kirveler arasında imam
kanı girer” inancı vardır. Bu, kutsal bağ anlamındadır.
Kirveye hiyanet yapılmaz. Büyük
ihtilafları, kirve hatırları giderir. Kirvelik için
davet edilen kirveye bir mum ve bir elma ile
gidilir. Orta Asya’da Tacikistan civarında
yaşayan Türkler arasında da günümüzde ahiret
kardeşliği az da olsa hâlâ görülmektedir. “Ahiret
Kardeşliği-Kıyamet Biraderliği” olarak binde
bir de olsa hala yaşamaktadır. Bu tür kardeşlik
kadından kadına, erkekten erkeğe olur. Taraflardan
birisi ölür ise hayatta kalan onun çocuklarına
da sahip çıkar.
Diyarbakır, 639 yılında Müslümanlar
tarafından fethedilmesinden günümüze kadar
hep Müslüman devletler arasında el değiştirmiştir.
Diyarbakır’ın fethinden sonra Emeviler
ile Abbasilerin ilk zamanlarında Diyarbakır
halkının çoğunluğu, Harici mezhebine bağlıydı.
Fakat IX. Asır içinde bu mezhep yavaş yavaş
terk edilir. Bu mezhebin yerine siyasi kanaatler
dışında, Hariciliğe en yakın ve içtihada yer
vermeyen Hanbelî mezhebi daha sonraları ise
Malikî mezhebi kabul edildi.146 Birçok büyük
Đslam şehirlerinde olduğu gibi, XII. asırda Diyarbakır’da
da 4 sünni mezhebi bir arada yaşamaktaydı.
Şehrin en büyük camisi olan Ulu
Cami’de dört mezhebe ait yerler bulunmakta
idi.