Etrüskler

Tarih kitaplarımızda, Türkler’in Anadolu’ya 1071’de Alparslan’la birlikte geldiklerini ve Anayurdumuzun Orta Asya olduğunu okuduk ve öyle şartlandırıldık. Oysa, Türkler, 1071 den  çok önceleri Anadolu’ya gelmişlerdir ve Anayurdumuz da Orta Asya değil, Avrasya’dır. Dolayısıyla, Türk Tarihi, Türk tarihçileri tarafından ve yeniden yazılmalıdır.
Mesela, Etrüskler’inbugünkü Türk topluluklarıyla aynı kökenden olduğuna ilişkin bilimsel yayınlar yapılmıştır. O Etrüskler ki, Anadolu’dan Avrupa’ya geçmişler; uzun yıllar uygarca yaşadıkları bu Kıt’ada yeni uygarlıklar yaratmışlar ve o arada Roma’yı kurmuşlardır. Evet, Roma’yı kuranlar, Etrüskler, yani Ata-soydaşlarımızdır. Asya’dan Avrupa’ya geçen Proto-Türk topluluğu sadece Etrüskler değildir; Tursakalar, Sakalar, Belosakalar ve İskit vb. toplulukları da, özellikle Yunan ve İtalyan Yarımadalarında hüküm sürmüşlerdir. Etrüskler  Roma’yı kurarlarken, Tursakalar da onlarla birlikte hareket etmişlerdir.
 
Kimi tarihi gerçekleri ortaya çıkaranProf.Dr.Osman Nedim Tuna’yı maalesef çok kısa bir süre önce ebediyete yolcu ettik. Bu değerli bilginimiz vefat ettiği güne kadar Sümer tabletlerini okumaya devam etmiş ve O’nun da katkılarıyla Sümerler’le aynı soydan geldiğimiz ispatlanmıştır. 
Değerli bilgin Adile Ayda, yıllarca Etrüskler’in Türklüğü; Saffet Engin ise Proto-Hititler’in Türklüğü üzerine çalışmalar yaptılar; kitaplar ve makaleler yayımladılar.  Ünlü Araştırmacı-Tarihçi Kazım Mirşan’ın bulguları, Proto-Türkler’in Cihan Tarihindeki yerini ve önemini gözler önüne sermektedir. Mirşan, “Anadolu  1071 Malazgirt Zaferinden önce de Türkler’le dolu idi. Türkler’in Malazgirt’ten sonra Anadolu’ya gelmeleri, yabancı toprakların işgali değil, eski yurtlarına geri dönüştür. Çünkü Anadolu, her çağda  Türkler’in yurdu olmuştur. En eski çağlardan beri Türkler, Anadolu’da yaşamışlardır.”Demekte, iddialarını daha da ileriye götürerek, batı alfabesinin Türkler tarafından oluşturulduğunu ve yayıldığını söylemektedir. O’nun bu husustaki tezini dikkatle okumak gerek:
 
Kâzım Mirşan, Türkiye Gazetesi’nin 14 Ocak 1996 tarihli nüshasında yayımlanan “Türk Tarihi Yeniden Yazılmalı” başlıklı makalesinde şöyle yazmıştı: Kuzey İspanya’daki Altamira Mağarası’ndan, Sibirya’daki Lena Irmağı’na, Güney’de Issık Göl’e ve Güney Anadolu’ya kadar olan Avrasya’da, Buzul Çağından itibaren yazılmaya başlanan pek çok yazıt bulunmuştur. Bunlardan, Kuzey İspanya’daki La Passiega Mağarası’ndaki yazıt, 14000 yıl öncesine ait. Bu yazıtların hepsinin dili Proto-Türkçe’dir. Sümerler ise yazı yazmaya M.Ö.3200 yıllarında başlamışlardır. Batı alfabelerinin kaynağı olarak kabul edilen Proto-Sami(Fenike) yazısının ise, Proto-Türkçe bir yazı olan Side Alfabesinden, Mısır hiyerogliflerinin de Güneydoğu Anadolu yazıtlarından kaynaklandığı görülüyor. Buna göre alfabetik yazının Proto-Türkler tarafından başlatılmış olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir Türk boyu olan Etrüskler’in kullandıkları alfabeden Latin alfabesinin ve Türkçe konuşan Proto-Bulgarlar’ın alfabesinden de bugünkü Kiril alfabesinin doğduğu görülüyor. Buna göre şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Alfabetik yazıyı başlatanlar ve bugün Avrupa’da kullanılan bütün alfabeleri teşkil edenler Proto-Türkler’dir.  
Atatürk, “Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır”sözünü, boşuna söylememişti..İşte sözünü ettiğim bilginlerimiz, araştırmalarını sürdürdükçe, daha neler neler saptayıp, bilim dünyasının önüne getireceklerdir.