Evlenin Fakat Düğün Yapmaktan Vazgeçin

Hem liberal fikriyata sahip olmam, hem fikir dünyamın ufuklarında hayallerimi gerçekleştirmek için heyecan dolu anlara kavuşmak, hem de tasarruflu bir zihniyete sahip olmamdan dolayı olsa gerek toplumumuzun bazı başıboş hususlara para harcamalarına her daim karşı çıktım, her daim de karşı çıkmaya devam edeceğim. Elbette ki bunu zor kullanarak değil, kısa ve öz sözlerimle yapmayı tercih eden bir bilince sahip olarak dillendirmeyi daha münasip görüyorum.

 

Ağızlarda sık sık yansıtılır ya da anlatılır, her gelin hem gelinlik giymek, hem de düğününü görmek ister, diye. Bunun için de gelinlik ve damatlık gibi iki önemli kıyafet olmak üzere, düğün salonu kiralamak, misafirler için çerez ve yiyecek ayarlamak, yüzlerce düğün davetiyesi basmak, vb. onlarca düğün malzemeleri almak için paralarını çarçur ederler. Evet, gerçekten de bundan daha doğal ve normal başka bir şey olamaz. Keza aynı hayalin tasavvurunu damat da yapar. Amma velakin bir husus vardır ki önem arz etmektedir. Neden on binlerce liralık bütçenizi sadece ama sadece dört ya da beş saat sürecek bir eğlence için heba ediyorsunuz? Bunu yaparken hiç üzülmüyor musunuz ya da hiç düşünmüyor musunuz? Binlerce liradan bahsetmiyorum, on binlerce liranın harman edilip savrulmasından bahsediyorum. O parayla hem evinizin giderlerini, hem ev eşyalarınızı, hem ihtiyaçlarınızı, hem de geleceğe yatırım yapmanızı sağlayabiliyorken, niçin onca parayı sadece beş saatlik için, sözde eğlence ama özde cebinizin sıfırı bulması için sarf ediyorsunuz.

 

Bu yazdıklarım elbette ki birileri tarafından tasvip edilmeyebilir ve hatta ağır eleştirilere de maruz bırakabilir. Ancak bir insan on binlerce liralık bütçesini alıp eşiyle birlikte Güneydoğu turu için harcasa, mesela bu parayla Mardin’i, Şanlıurfa’yı, Diyarbakır’ı ve diğer illerimizi gezse, balayı biçiminde harcasa daha mantıklı değil midir? Veyahut Karadeniz turu yapsa, Trabzon, Rize, Giresun, Samsun gibi illerimizin o yeşilimsi mekanlarında huzura erse, kaybolup sevince bürünse daha eğlenceli değil midir? Türkiye’de gezmek istemeyenler İran’a, Irak’a, Azerbaycan’a (-ki bu ülkeleri tasvip etmiyorsanız), batı ülkelerine gidip gezse daha zekice değil midir? Fransa’ya gidip Yılmaz Güney ile Ahmet Kaya’ya Fatihalar okusa, İngiltere’ye gidip tarihle yüzleşse, İtalya’ya gidip hoş meydanlarda gezse ya da diğer ülkelerde turlar yardımıyla gezerek eğlenceli vakitler harcasa, oranın güzelimsi mabetlerinde bulunsa daha fazla tarihe bir iz bırakmış olmaz mı? Sadece dört veya beş saatlik düğünün kime ne faydası vardır ki? Çok sevdiğin bir oyuncu, yazar, eser, müze olur ve onu gidip eşinle beraber görmek ya da tanımak varken, ille de o parayı çöpün içerisine atar gibi heba etmek nedendir?

 

Aman gezip tozmak neyimize, diye soranlarınız olacaktır elbet. O zaman çarçur etmeyi planladığınız parayı alıp geleceğinize yatırım olarak kullansanız daha uygun kaçmaz mı? O parayla altın yapsanız, ihtiyaçlarınız için bir kenara bıraksanız ya da ister krediyle, isterseniz de bir yakınınızın vereceği maddi destekle, düğün yapacağınız parayı da üstüne katıp bir ev satın alsanız daha gelecekçi bir davranışta bulunmuş olmaz mısınız? Önemlikle burada kadın okurlarıma ve dostlarıma seslenmek istiyorum. Lütfen, başta siz olmak üzere (- ki şu anda bana kızdığınızı hissedebiliyorum) tüm yeni evlenen çiftlerimiz bu düğün salonlarında düğün yapma sevdasından vazgeçsinler. On binlerce liranızı da bıraktım, bir liranızı bile böyle saçma sapan sebeplerden ötürü çöp kovasına atmayın. Yapmayın böyle, İlber Ortaylı’nın çok hoş bir sözü vardır, “Evlenirken mobilya gezeceğinize, dünyayı gezin.”

 

Eğer gerçekten de maddi durumunuz iyiyse ve bu konuda yük altında kalacağınızı düşünmüyorsanız o halde düğün yapın, yapmayın diyen yok elbette. Fakat maddi durumu iyi olmayan, gücü ve kuvveti yetmeyen, her şeyden ziyade azıcık mantıklı, birazcık zekice, bir o kadar da zihniyet olarak düşündüğünüz takdirde eminim ki sizler de bu yanlıştan vazgeçip, en güzel duyguların uzun uzadıya geçen yolculuklarda olacağını anlayacaksınız. Buradaki mesele bir kadının gelinlik giyme hayali ya da bir erkeğin düğün salonunda düğün yapma hevesi değildir. En büyük mesele bu durumun yapılmadığında sanki çok ayıp bir şeymiş gibi, keza aynı şekilde bir nevi sokakta çıplak dolaşılıyormuş gibi bir düşünceyi zihinlerinde geçirmeleridir. Hayır kardeşim, evlilik yapılır, her şey resmiyete dökülür, evlendirme dairesinde size salon dahi tahsis edilebilir amma velakin bir seveniniz olarak bu düğün meselesini defalarca kez beyninizde ve zihninizde yorumlamanızı isterim. Ancak düğün yapmayın derken evlenmeyin demiyorum, düğün salonunda on binlerce liralık kullanabileceğiniz bütçeyi çöpe atmayın diyorum. Bunu bir dostunuz olarak rica ediyorum. Bu yaklaşımda bulunan insanlara, önemlikle de eşiniz olmak isteyip de böyle bir düşünceyle yaklaşan insanlara cimrilik gözüyle değil, azıcık da mantık gözüyle bakmanızı temenni ediyorum. Şimdiden yeni evlenen çiftlerimize bir ömür boyu mutluluk diliyorum.