Kardeşim Mehmet, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak, Bingöl ilinin Genç ilçesine atanmış ve 1971-1973 yılları arasında burada görev yapmıştı. Ben de Diyarbakır, 3.Hava Kuvveti Komutanlığı emrinde görevliydim

   . Eşim Nurten, kızlarım Meral ve Gönül ile oğlum Salih’i de alıp, Genç’e gitmiştik. Mehmet o tarihte bekardı ve rahmetli annem ile kardeşim merhum Hakkı da yanında kalıyorlardı. Sevinç ve neş’eyle geçirdiğimiz günün akşamında yatıp, sabaha gözlerimizi açınca bir de gördük ki, gece boyunca yağan kar, evin pencerelerine kadar yığılmıştı
    Türkiye’nin batısında yaşayan insanların % 99’u Bingöl’ün Genç ilçesinin yerini bilmez ve adını da duymamış olabilirler. Bu ilçede, o tarihte 4-5 bin kişi yaşıyordu. Nüfus sayımında ana dillerinin Kürtçe olduğunu söylemişlerdi. Halk Kürt ve Zaza idi.
    Genç arazisinin tümü bir şahsa aitti. Bu şahıs eskiden, buraya gelen herkesten ayakbastı parası alırmış. O ölünce, arazi oğulları arasında paylaşılmış. Ama halen Küpar Ağalar, Genç Ağaları, Gökerler, Ağaoğulları namlı birkaç kişinin tapusunda imiş. Ağanın oğulları toprak konusunda ihtilafa düşmüşler. Bu yüzden işlenip ürün alınmıyormuş!
    Genç’te bir ortookul, iki ilkokul ve bir de sinema bulunuyordu.
    İlçe özel bir jeneratör ile aydınlatılıyor, ancak cereyan yazın ve kışın saat 17.00-23.00 arasında veriliyordu. Bu durum Böngöl’de de aynı idi. Üstelik Keban’dan da yararlanamıyorlardı.
    Haydarpaşa-Tatvan demiryolu hattı Genç’in içinden geçiyor. Keza Diyarbakır’dan gelen otobüsün yolu da buradan geçerdi. Ne var ki kışın bu yol kapanmaktaydı. Bingöl’ün bu yoldan Diyarbakır’a uzaklığı 135 km.dir.
    Genç halkı işsizdi. Kasabada beş dükkan ve ona yakın kahvahane vardı. Kahvehaneler doluydu. Dükkanlarda bir şey yoktu; olanlar da ateş pahası idi!...Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan halkın kışın hiçbir işi yoktu.
    Taassup diz boyu! Kadınlar peçeli, Bir de şemsiye ile yüzlerini saklıyorlardı. Ama misafirperver görünüyorlardı. Halkın dedikoducu olduğu, temizlik konusunda titiz oldukları,  birbirlerine lâkap takmaya bayıldıkları, bazı giysileri günah oldukları için giymedikleri, demli yerine açık çay içtikleri gibi bilgiler edinmiştim.
    Ağa oğulları topraklarının değer kazanması için hayli çaba harcıyorlardı. İlçenin merkezi bir yerinde Milli Eğitim Bakanlığı’na arsa bağışlamışlardı. Buraya iki kamu lojmanı ve bir ilkokul yapılmış, dolayısiyle arsa fiyatı hemen yükselmişti... Keza plana göre ana yolun geçeceği yerde bir temel atıp, gelişi güzel bir duvar çıkmışlar, fakat bırakmışlardı ve devletten ne kadar istimlak bedeli alacaklarını merak ediyorlardı.
    Genç’te yazlar kurak, kışlar çok soğuk ve yaşığlı geçiyordu. Murat Suyu, ilçenin yanından akıp gidiyordu. 
    Okur-yazar sayısı çok az olan Genç’te Türkçe bilmeyenlerin sayıları da bir hayli fazla idi . Dağlarda yaşayanlar arasında otobüs ve tren görmeyenlerin olduğunu söylemişlerdi. 
    Genç’te en bol şey, odundu. Zira dağlarda çok ağaç vardı ve halk bunları kese kese bitirememişti. Avcılık yaygındı. Dağlarda sansar, samur, tilki, tavşan, kurt, gibi hayvanlar vardı. Murat Suyunun iki yanında tepeler vardı. Suyun yatağının çok geniş olduğu devirlerde halk bu tepelerde yaşarmış. “Kral Kızı! Adı verilen bu tepelerde tarihi kalıntılar ve bunlarla ilgili efsaneler vardı… Devrin kralı iki kızı için bu tepelere saraylar yaptırmış. İnançlarına göre tepelerden birisinde halen hazine varmış. Sonraki yıllarda adamın biri kaybettiği eşeğini ararken bu bölgede, yerde altın kümesi görmüş; ceplerini ve koynunu altınla doldurmuş, ancak kale kapısı kapanmış ve açılmamış. Adam altınları bırakınca kapı açılıyormuş; hiç olmazsa altının bir tanesini elde tutabilmek için, dilinin altına saklamış, ama yine kapı kapanınca, altını bırakıp, açılan kapıdan çıkıp gitmiş.
    Bölgede yaşayanların çoğu doğup büyüdüğü toprakları seviyor ve de bağlıdırlar. Bağlılıklarını ise her vesileyle belli ediyorlar. 
    Bingöl ve Genç halkının yaşayış biçimleri ve kültürleri, batı bölgelerimize nazaran farklıdır. Geleneksel kültürün yaşatılması konusunda çalışma yapıyorlar. Örneğin Genç’te, bir halk oyunları ekibi oluşturmuşlar.
    Kardeşim Mehmet’in, öğrencilerine verdiği bir ödev ile, Genç halk kültürü ile ilgili bir hayli malzeme derlemiş olduğunu biliyorum. Bunlardan, önemli gördüğüm bazılarını ben, defterime yazmıştım, ama bunları buraya almayı gereksiz görüyorum, zira kuşkusuz bunlar yayımlanmış olabilirler… 
    Genç düğünlerinde, halka ekmek dağıtılır. Gelin götürme işi at ile olduğu gibi araba ile de yapılır. O esnada yol kesenlere para verilir. Evlerde yapılan ve iki gün süren düğün pek şaşaalı olmaz.
    DDY’nın bu bölgeye sefer yapan trenlerinin vagonları, çok kötü ve eskidir… Bölgedeki köy öğretmenlerinin durumları, yürekler acısıdır. Kış günlerinde yollar kapanmakta, kimi zaman öğretmen okula gidemediği için ders yapılmaz. Genç’te tanışıp konuştuğum bir köy öğretmeni, görevli olduğu köye sekiz saat yürüyerek gidip geldiğini söyledi. Bu adam yolda bir felaketle karşılaşsa ne olacak?... Doğu bölgemizin hemen her yerinde hayat seviyesi çok düşük. Ne olacak, nereye varacak bu işin sonu, Allah bilir?...