Talat Halman, tanıdığım müstesna şahsiyetlerden biriydi. Gerçek bir beyefendi, başka deyimle, tam bir Osmanlı efendisi idi. Muhatabı kim olursa olsun, davranışları değişmez, insanlara seviyeleri doğrultusunda davranmaz, herkese aynı göz ve yürekle bakardı. Onu Hisar Dergisindeki sanatsal yazılarından ve telif ya da tercüme ettiği şiirlerden tanımıştım. O yıllarda Amerika’da bulunuyor, ama sık sık Türkiye’ye gelip gidiyordu.

  Yüzyüze ilk karşılaşmam ise, Kültür Bakanı olarak, Afyonkarahisar Müzesi’ni açmaya geldiği zaman oldu. Yanında müsteşarı Mehmet Önder vardı. Yanlarına varıp, ikisi ile de konuşabilme fırsatını elde etmiştim.

            Sonra peşpeşe yayımladığım, kitaplarımı göndermeye başladım. Gönderdiğim her mektuba cevap veriyor, her kitabımı aldığını belirttiği gibi, kısa yorumlar yapıyordu. Örneğin 8 Nisan 1973 tarihli mektubunda şu satırlara yer vermişti:

            “Sayın İrfan Ünver Nasrattınoğlu,

            Güzel armağanlarınız çok makbule geçti. Büyük bir emek ve çaba sonucunda iki enfes güldeste hazırlamışsınız. Ellerinize sağlık.

            …Az süren bakanlık görevim sırasında müstağni ve kibirli olmamak için elimden geleni yaptım. Her isteyene kapım açıktı. Kimseyi cevapsız bırakmadım. Alışılagelmiş kasıntı bakan imajını değiştirmeye uğraştım.

            …Saygılar, teşekkürler, bütün çalışmalarınızda gönlünüzce başarılar diler, tebrik ederim… 333 East 30th Street New York, N Y 10016”

            Amerika’da yaşamını sürdürürken, yazışmaya devam etmiştik.  Dönemin Başbakanı Sadi Irmak’ın himayelerinde düzenlediğimiz “Uluslararası Karacaoğlan Semineri”nin düzenleme kurulu başkanlığını Av.Vecdi Yarman yapıyor, ben de genel sekreterlik işini yürütüyordum. Doğal olarak Talat Halman’a da çağrı yazımızı göndermiş, o yazıya “Anamın Yemekleri” adlı kitabımı eklemiştim. Bunun üzerine Halman’ın gönderdiği Şubat 1975 tarihli mektubundan da birkaç cümleyi buraya almak isterim:

            “Sayın İrfan Ünver,

            “Anamın Yemekleri” için teşekkür ederim. Çok değerli ve ilginç bir kitap. Güzel düzenleyip sunmuşsunuz. Ellerinize sağlık.

            1971’de Afyon Bölge Müzesini açmak şerefine nail olmuştum. O gün Afyon’da yediğimiz enfes yemeklerin tadı damağımdadır.

            Uluslararası Karacaoğlan Semineri ile ilgili davetiyeniz için de teşekkür ederim. Ben katkıda bulunmağa hazırım. Bu konuda Sayın Vecdi Yarman’a postaladığım mektubun nüshasını ilişikte sunuyorum.

            Saygılar, iyi dilekler, tebrik ve teşekkürler sunarım…”

 

            Talat Halman gibi, Türk halk edebiyatı konusunda önemli çalışmalar yapmış olan Prof.Dr.İlhan Başgöz’ü de, seminere davet etmiştik. Ne yazık ki, Kültür Bakanının,Turizm ve Tanıtma Bakanının,, müsteşarlarının ve hatta Başbakanın içinde olduğu bir düzenleme için çağırdığımız iki profesöre uçak bileti temin edilememişti. 29 Mart 1975 tarihinde Talat Halman’a yazdığım mektupta, çalışmalarımızla ilgili bilgiler vermiştim.

Talat Halman Amerika’da iken, birkaç kez daha mektuplaşmıştık, ama bu mektuplar, mutad kutlamalar ve hatır sormalardan ibaretti.

Ankara’ya gelip, Bilkent Üniversitesi’nde göreve başladıktan sonra, temaslarımız yüz-yüze oldu. Başkanlığını yaptığı bölümde yayımlanan dergileri bana da göndermek lûtfunda bulundular. Zaman zaman, çeşitli kuruluşların düzenlediği bilimsel toplantılarda biraraya geldik. Örneğin Zagreb’de düzenlenen bir Türkoloji kongresinde, birlikte yürüdük. Orada musiki alanında önemli aşamalar kaydeden kızının sanatsal gösterisini izledik... Prof.Dr.İbrahim Agah Çubukçu için düzenlediğimiz jübile etkinliğinde, benim yönettiğim bir panele konuşmacı olarak çağırdık ve bizim için yararlı olan görüşlerini aldık…Başkanlığını yaptığım Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu olarak, kendisine, 1996 yılında, “Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülü” verdik.

Çok sevdiğim ve saygı duyduğum Talat Halman Halman’la unutmadığım ve unutamayacağım en güzel hatıra ise, onunla New York’taki buluşmamızdı. Talat Halman’ın Kültür Bakanlığı döneminde müsteşarlığını yapan Mehmet Önder ve Vali Bahaeddin Güney’le birlikte, Birleşmiş Milletler binasında yapılacak bir toplantıya katılmak üzere New York’a gittiğimizde, New York’un, çok ünlü ve tarihi bir restoranında yediğimiz yemek…Halman’ın lûtfettiği o yemekte, ünlü karikatürist Bedri Koraman da bulunmuştu..

            İnsanlar, doğuyor, şöyle veya böyle yaşıyor ve er-geç bir gün ölüyorlar…1931 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Talat Sait Halman da 5 Aralık 2014 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti ve İstanbul Edirnekapı şehitliğine defnedildi…

           

Talât Halman, Robert Kolej’i bitirdikten sonra (1951), yüksek lisansını 1954 yılında Columbia Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde tamamladı. Akademik hayatına Columbia Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri vererek başladı. 1966 yılında Princeton Üniversitesi’ne geçti. Akademik çalışmalarının yanı sıra New York’taki WBAI Radyosunda Türk şiiriyle ilgili programlar yaptı; 1969-1971 arasında Milliyet gazetesinde köşe yazıları yayımladı.

Silahlı Kuvvetlerin ünlü 12 Mart Muhtırası’nın ardından Türkiye’ye döndü ve birinci Nihat Erim kabinesinde oluşturulan Kültür Bakanlığı’nda ilk Kültür Bakanı olarak göreve başladı. Beş ay süren bakanlığı döneminde Galata Mevlevîhânesi’nin sema gösterileri için yeniden açılması kararına imza attı. Ekim ayında Türkiye’yi ziyaret eden İngiltere Kraliçesi Elizabeth kendisini, “Sir” üvanı kullanmasını sağlayan Büyük Haç Şövalyelik Nişanı ile onurlandırdı.

Akademik çalışmalarına 1984-1986 yılları arasında Pennsylvania Üniversitesi’nde, ardından New York Üniversitesi’nde devam etti. İslam ve İslam Kültürü ile Ortadoğu konularında dersler veren Halman, 1986-1996 arasında New York Üniversitesi Ortadoğu Dilleri ve Edebiyatı bölüm başkanlığını yürüttü.

Kültür ve Dışişleri Bakanlıkları’nın isteği üzerine UNESCO genel kurullarına katılan Halman, 1989’da düzenlenen 25. genel kurulda Yunus Emre’nin 750. doğum yılının dünyada Yunus Emre Yılı olarak kutlanması kararının verilmesinde büyük rol oynadı. Bir sohbetimizde bana, UNESCO üyelerine Yunus’u anlatıncaya kadar çektiği sıkıntıları anlatmıştı. 1991-1995 arasında UNESCO Yönetim Kurulu üyeliği yaptı; 1993’te Planlama Komisyonu’na başkanlık etti.

1998’de Türkiye’ye dönerek Bilkent Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kurdu. 2005 yılında üniversitenin İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi’nin dekanı oldu.

1988 yılında Boğaziçi Üniversitesi, 2006 yılında Ankara Üniversitesi, 2010 yılında Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi tarafından Halman’a onursal doktor unvanı verildi. Ayrıca Türkiye Bilimler Akademisi Hizmet Ödülü (1999), ABD Türk Dernekleri Asamblesi: ABD’deki en başarılı Türk bilim adamı armağanı, Columbia Üniversitesi Thorn Wilder Çeviri Armağanı, Rockfeller Vakfı Bilimsel Araştırma Bursu, Dışişleri Bakanlığı Üstün Hizmet Ödülü ve Knight Grand Cross Madalyası (1971) ile taltif edildi.

Halman’ın kitap bütünlüğünde yayımlanan eserlerinden bzıları  şunlardır: Shkespeare’den Soneler, (1964), Can Kulağı (Şiirler, 1968), Eskimo Şiirleri (1969), Eski Mısır Şiiri (1972), Dört Gök Dört Gönül (Şiirler-Rübailer, 1995), Şiirlerle Laz- Karadeniz Fıkraları (1992), Çiçek Dürbünü (Edebiyat ve Kültür Yazıları), Eski Uygarlıkların Şiirleri (2011), Ümit Harmanı (Toplu Şiirleri, 2008), Candan Cana Mevlana Celaleddin Rumi’den Seçme Rübailer, Sevda Yüce Gözlerle Rubailer  (2004).