Dünya bilim çevrelerinin kabul ettikleri gerçek odur ki; Kızılderililer Türk’tür. Geçtiğimiz yıllarda, bu gerçek doğrultusunda çok sayıda makaleler ve kitaplar yayımlanmıştır.
Kuşkusuz, Kızılderililer'in soy-kökleriyle ilgili çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bunlardan en akla yatkın olanı, binlerce yıl önce Asya'dan Bering Boğazını geçerek Alaska'ya geldikleri; oradan 2500 yıl önce Amerika kıtasına geçmiş oldukları; bir kısmı Kanada'ya yerleşirken, diğerlerinin A.B.D. , Meksika, Orta ve Güney Amerika'ya dağıldıkları hususundaki görüşlerdir. Kimi bilim adamları onların Moğol ırkından geldiklerini; fiziki ve karakter özellikleri bakımından Çin ve Japonlara benzediklerini yazmışlardır. Ancak, dillerinin Türkçe oluşu, bugün bile çok sayıda Türkçe kelimeyi kullanmaları ve ayrıca, bazı gelenek ve göreneklerinin Türk-kültürüyle benzeşmesi, Kızılderililerin, Türk kökenli olduklarının kanıtıdır.
Büyük Türk bilgini Prof. Dr. Osman Nedim Tuna, Amerika'da Kızılderililer hakkında yaptığı araştırmalarda, Meksika'nın A.B.D. sınırına yakın bir bölgesinde oturan "Tarahumara" adlı kabilenin konuştuğu dilde 400 kadar Türkçe kelimenin varlığını saptamıştır.. Yıllarca Amerika'da yaşayan Prof. Tuna, üç Amerikalı antropoloğun diş, saç ve kan tahlili yaparak, Kızılderililerin kökenini araştırdıklarını; bu araştırmalar sonunda bunların Asyalı olup, Kuril Adaları üzerinden Amerika'ya geçtiklerini kaydetmiş ve şu sonuca varmıştır: "Kızılderililer Türk ırkından gelmektedir..."
Gazeteci Arslan Bulut, 1999 yılında Denizli'de toplanan Türk Dünyası Kurultayı için Türkiye'ye gelen Amerikalı Kızılderili M. Franklin Keel ile bir söyleşi yapmış ve bu söyleşiyi Kurultay Gazetesi'nin 12 Temmuz 1999 Tarihli nüshasında yayımlamıştı. A.B.D. Hükümetinde Sosyal İşler Daire Başkanı olarak görev yapan bu Kızılderili'nin verdiği şu cevaplar, meseleye ışık tutmaktadır.
A.B. (Arslan Bulut): Siz Türk'müsünüz?
M.F.K. (M. Franklin Keel): Türk asıllı olduğumuzu son zamanlarda yapılan DNA testlerinden öğrendik. Türk olmaktan çok mutluyuz.
A.B.: Amerika Kıt'ası boyunca yer adlannın Türkçe olduğuna dair araştırmalar var. Siz ne biliyorsunuz?
M.F.K.: Konuyla ilgili bazı bilgilerimiz var. Ancak çok derin araştırmalara ihtiyaç var.
A.B.:Tutuk, Yafes'in oğullarından biriydi. Yani Türk'ün kardeşi. Tutuk Orta Asya'daki tarihi buluntularda adı geçen bir komutanın adı. Kızılderililer’de de Tutuk ismi kullanılıyor…0n bin yıl öncesinden kalan bir isim bu.
M. F. K.: İşitmedim. Ama kabileler içerisinde bu ismin yaşaması muhtemeldir.
A.B. : Kurultayda kendi kültürünüzle ilgili benzerlikler bulabildiniz mi?
M.F.K. : Kurultaya katılmaktan çok memnunum. Altay ve Tuvalılarla karşılaşmadım. Ancak Yakutlar'la tanıştım. Tıpkı benim kuzenlerim gibi görünüyorlardı. Benzerlik çok açık.
A. B. : Türkler'deki bozkurt efsanesi Kızılderililer'de yaşıyor, ne dersin?
M.F.K.: Bir kabilenin adı Bozkurt'tur. Yine başka kabilelerde de Bozkurt bir semboldür.
A B. : Amerikan filmlerinde Kızılderililer hep vahşi gösterildi. Biz çocukken kendimizi Kızılderililer'e yakın hissederdik. Şimdi' Türk olduğunuzu öğrenince bu yakınlığın sebebini daha iyi anlıyoruz.
M.F K.: Evet, buraya Amerikalı yerlilerden daha fazla temsilci getirseydik, onlar sizinle karşılaşmaktan çok memnun olurlardı. Türkoloji alanında Ruslar' ın yaptıkları çalışmalar son derece yoğundur. Mesela dünyada ilk halı üretimini Türkler'in yapmış olduklarını Rus bilim adamları tespit etmişlerdir. Kızılderili'lerin Türk kökenli olduğuna ilişkin ilk ciddi tespitleri de Ruslar ortaya koymuşlardır. Moskova'da bulunan Vavilov Enstitüsünün Genel Genetik Bölümünün Başkan Yardımcısı Dr. Ilya Zakhorov'un Güney Sibirya topraklarında Ak-Dovurak Bölgesinde yaşayan Tuva Türkleri üzerinde yapmış olduğu DNA testlerinin sonucu, genetikçi bilim adamlarının dikkatlerini Tuva Eli'ne çekmiştir.
Yıllarca Kızılderili'lerin asıl atalarını bulmak için Sibirya'da yaşayan halklar üzerinde DNA testleri yaptığını belirten Dr.Zakhorov, çalışmalarının sonucunu şu sözlerle açıklamıştır:"Tuvalar'ın DNA testleri ile benzerlik gösteren Navaho ve Apaçiler'den başka kabilelerinde genetik bağlarla Tuvaların akrabası olduklarına inanıyorum." Halen Rusya Federasyonu'na bağlı olan Tuva Özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan insanların, kültürel değerler bakımından; özellikle şamanizmin yaşatılması doğrultusunda, Amerika Kızılderili'leri ile büyük benzerlikler gösterdiğine dikkati çeken Zakhorov, üzerinde araştırılma yapılması gereken en kritik bölgenin Moğolistan'ın kuzeyinde yer alan Sibirya toprakları olduğunu belirtmiştir. Dr. Zakhorov söz konusu araştırmasını 450 Tuva Türkü üzerinde yaptığını; yapılan testler sonunda bu insanların DNA testleri ile Amerikan Kızılderili kabilelerinden Navaho ve Apaçi'lerin yüzde 72 benzerlik gösterdiğini kaydetmiştir. Bu Rus bilim adamının bulguları ve tespitleri A.B.D 'nde çıkan The American journal of Human Genetics Dergisinde yayımlandıktan sonra Amerikan, İtalyan ve Brezilyalı bilim adamları , Vavilov Enstitüsü ile temasa geçmişlerdir. Aynı zamanda başka Rus bilim adamları da aynı konu üzerinde çok ciddi çalışmalara yönelmişler ve Zakhorov'un tespitlerinin doğruluğunu belirtmişlerdir.
Zaharov Tuva Devlet Akademisinin 6 bilim adamı ile birlikte yoğun bir çalışma yapmıştır. Ünlü Izvestiya Gazetesi bu çalışmalara geniş yer vermiş ve yaptığı yayındaki Zaharov'un şu cümlesi, geniş yankı yaratmıştır: "Tuva'daki çalışmalarımıza daha yeni başlamıştık. Çadırımıza 80 yaşlarında Tuva'lı bir kadın girdiğinde şaşakaldım. Tıpatıp bir Kızılderili idi. Aynı çene yapısı, aynı kaşlar. Doğru yolda olduğumuzu daha o zaman anlamıştım. "Amerikalı araştırmacı-yazar Ethel Stevart " Dene Ve Na-Dene. Göçü, Cengiz Han'dan Amerika'ya Kaçış" adlı geniş yankı uyandıran eserinde, Dene ve Na-Dene Kızılderili’lerinin atalarının Turfan Uygur Krallığı, Orta Asya'daki Hsi-Hsia Krallığı ve Gobi Çölü'ndeki Türk kabileleri olduğunu iddia etmiştir.
Gazeteci ve akademisyen dostum Dr. Ahmet Ali Arslan, yıllarca A.B.D.'nde yaşamış ve Kızılderililer ile ilgili geniş araştırma çalışmaları yapmış olan bir bilim adamıdır. Dr.Arslan henüz bulgularını kitap bütünlüğünde yayımlamamıştır ama; zaman zaman yayımladığı makaleler ve gazete yazılarında ilginç görüşler öne sürmüştür. Gazeteci Düzgün Karadaş'la yaptığı söyleşide verdiği cevapları, özetleyerek sunmak isterim.
- Kızilderililerin arasında yaşayan biri olarak Kızılderililer’in 'Türk olup olmadıkları konusundaki tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Amerika'da Kongre tarafından varlığı kabul edilen ve Federal bütçeden ödenek ayrılan Kızılderili kabilelerinin sayisi 520'dir. Bunların dini merasimleri; yaradılış ve türeyiş destanları bizim kültür hayatımızda "Türk'e çare bitkiler" dediğimiz yaban bitki ve çiçeklerinden yararlanarak uygulanan tedavi yöntemleri büyük benzerlikler gösteriyor. Bir din olarak değil inanç ve yaşayış tarz ı olarak benimsenen Samanizrnin Orta Asya, Sibirya ve Kuzey Amerika yerli kabileleri arasında yaşayan şekli de çok benziyor.
- Amerika ya nasıl geçtiler?
- Bugün Amerikalı ve Kanadalı sosyal antropologlar, Kızılderili'lerin Orta Asya, özellikle Altay, Tuva, Televüt Türklerinin yaşadığı bölgeden kuzey doğuya göç ederek Bering Boğazı üzerinden Amerika kıtasına 15-20 bin yıl önce geçtiklerini ve beraberlerinde at, köpek getirdiklerini yazıyor.
- Yaşam şekilleri bakımından Türkler'e benziyorlar mı?
- Özellikle Bering Boğazı 'na yakın yerlerde yaşayan Kızılderililer totem geleneğine sahip. Bizde Amerikan filmlerinden kalma yanlış bir inanç var. Kızılderililer'in totemlere tapındıklarını zannederdik. Oysa dini açıdan bakıldığında, gökyüzüne doğru uzanan her totern, Tanrının "bir"liğini temsil ediyor: Yani Şaman geleneğini sürdürüyorlar.
- Yani bizdeki Nevruzun aynısını Kızılderililer’de mi kutluyor?
- Evet. Örneğin Kaliforniya ve etrafındaki topraklarda dağını kolarak yaşayan Amerika yerli Kizılderili kabilelerinden Yurok, Karuk, Hupa, Yılki, Pomo, Modoc ve Maidu kabileleri yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilen mart ayında bahar bayramını kutluyorlar.
- Kızılderililer arasında Asya'dan geldiklerine inananlar var mı?
- Pala Kabilesi, Amerika'ya Asya topraklarından kayaklarla geçtiklerini söylüyor.