Türklerin İslamiyet’i kabulleri, İslam dini ve İslam devletleri için büyük bir kuvvet kaynağı teşkil edip İslamiyet’e yeni ufuklar açtığı gibi; İslamiyet de Türk kavmi için yeni ve bambaşka ufukların açılmasına sebep olmuştur.

Türkler, kendilerinden de pek çok şeyler kattıkları İslam medeniyeti çerçevesi dahilinde yüzlerini eskisi gibi doğuya ve güney istikametine değil, batıya, yani Ön Asya’ya çevirmişlerdir. Türkler İslamiyet’ten önce büyük devletler kurdukları zaman Çin’e doğru genişlemeyi gözetirken, İslamiyet’i müteakip Çin’e doğru uzanmayı bırakmışlardır. Bu hal, Çin ile Türklerin birbirlerine mütekabil tesirlerini de ziyadesiyle azaltmıştır. İslamiyet, Türklerin, umumiyetle İç Asya’da devlet kuran bir kavim halinden çıkmasına da amil olmuştur. Tabi bu mühim neticelerin ortaya çıkması için, İslamiyet’i kabullerinin üzerinden bir iki asırlık zamanın geçmesi icap etmiştir.

İslam Araplar Türklerle ilk defa Halife Ömer zamanında temasa gelmişlerdir. Arap orduları İran’daki Sasani devletini Yıkarak Horasan’ın doğu hudutlarında Türklerle temasa geldikleri sırada, Gök Türk devleti Çin entrikalariyle sarsılmış vaziyette son günlerini yaşıyordu.