Bazı televizyon kanalları, yakın ve uzak tarihleri içeren filmlerle, günümüz Türk insanının, kendi tarihleriyle ilgilerinin artmasına katkıda bulunmaktadır. Ben bu sütunumda, okurlarımıza ek bilgiler vererek, ilgi duydukları konular hakkında, daha geniş bir ufuk açılmasını sağlamaya çalışıyorum.
Geçtiğimiz günlerde Star TV’de “Son Kale: Hacıbey” adlı tarihi bir film yayımlandı. 2020 yılında Ukrayna'nın Odesa kentinde çekilen, Türkiye, Ukrayna ve Gürcistan ortak yapımı filmin ilk TV gösterimini ilgiyle seyrettim. Zira bugün, Ukrayna sınırları içindeki Odesa kentinin, eski adının Hacıbey olduğunu biliyordum, aşırı ilgim de bu yüzden. Zira çok kez gidip, iyi bildiğim ve çok sevdiğim Odesa’yı bir de filmde görmek istemiştim. Ancak, filmin hiçbir yerinde, Odesa’nın, tarihi Hacıbey kenti olduğuna dair bir bilgi yoktu!...
Deren Talu, ve Yurdaer Okur'un başrollerde yer aldığı "Son Kale Hacıbey" filminde, Osmanlı'nın son kalesi Hacıbey'deki bir aşk hikayesi ile 18. yüzyıl sonlarında yaşanan Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Osmanlı ve Tuna Siçi Kazakları da denilen Kozaklar’ın Hacıbey Kalesi için verdikleri mücadele anlatılmaktadır.
Ben burada zevkle seyrettiğim filmin teknik ya da sanatsal analizini yapacak değilim. Ama filme konu olan Hacıbey, yani Odesa kenti hakkındaki anılarımdan küçük bir bölümünü sunmak istiyorum.
ODESA’ya ilk kez, 1998 yılında gitmiştim. Bu Dünya kentini ilk gençlik yıllarından itibaren, romanlarda, tarih kitaplarında ve kimi sinema filmlerinde görmüş, okumuş, sevmiş ve bizzat gidip görebilmeyi arzu etmiştim.
Moldova’da idim, Odesa tutkumu bilen Komrat Devlet Üniversitesi Rektörü dostum Prof.Dr.Stepan Varban bir araba ve rehber tahsis ederek, bizi yolcu etmişti.
Odesa’ya varınca tren istasyonunun yanındaki otoparka, otomobili park edip, bir cafede kahvaltı yaptık. Yürüyerek ünlü Deribasovskaya caddesine geldik. Salt yayalara açık olan bu cadde, bizim Beyoğlu caddesini andırıyordu. Burada Spartak Oteline yerleştik.
Öğleden sonra Odesa limanına indik. Kentten limana, 200 basamak merdivenden inmek gerekiyordu. İstanbul Boğazında sansasyon yaratan Şevçenko adlı gemi, limanda demirlemiş, restoran-otel olarak kullanılıyordu. Hemen yanında da T.C. bandıralı Zaman Kaptan’ın gemisi vardı. Bu gemi, İstanbul-Odesa-İstanbul seferi yapıyordu. Liman fevkalade güzel ve temizdi.
Odesa nüfusunun 1.300.000 olduğunu söylediler. Epey Yahudi yaşıyormuş. “Arnaut” adını taşıyan iki tane cadde vardı.. Marketlerde, aranılan tüm ihtiyaç malları satılıyordu. Ama fiyatlar pahalıydı. Bu nedenle halk açık pazarlardan alış veriş yapmayı tercih ediyordu.
Odesa’da çok güzel kadınlar vardı. Güzel, bakımlı, asortik, sarışın, uzun boylu ve birbirinden güzel kadınlar…
Akşam saatlerinde Prof.Dr.İlie Karakaş’la buluştuk. Karakaş, Ankara’daki Ukrayna Büyükelçiliğinde birkaç yıl diplomat olarak görev yapmıştı. O münasebetle tanışmış ve temasımız devam etmişti. Bir süre arabasıyla bizi kent içinde dolaştırmış, sonra Arkadi Parkı’na götürmüştü. Bu park Karadeniz kenarında, çok güzel bir dinlenme yeriydi.
Bölgedeki Gagauzlar’ın sivrilen simalarından olan Yuri Dimçoğlu’nu, iş yerinde ziyaret ettik. Siyasi partilerden birinde siyaset yapıyordu. Bu genç Gagauz daha sonra, Kiev Belediye Meclisi üyeliğine seçilmişti. Bende zeki, örgütçü bir kişi izlenimi bıraktı. Bize Antalya adlı restoranda bir öğle yemeği verdi…
Ukrayna'nın güneyinde Karadeniz kıyısında kurulmuş bulunan Odesa'nın nüfusu bir milyondan fazladır..Büyük tersanesi, birçok avantajlara sahip güçlü limanı, balıkçılık filosu, yolcuları ve büyük tüccarlarıyla Odesa, Ukrayna'nın en büyük liman kenti idi. Metal, inşaat sanayii ve makinenin de arasında bulunduğu yaklaşık 200 endüstri kuruluşuyla bir sanayi merkeziydi. Aynı zamanda şehirde Askeri sanayi kompleksi de bulunuyordu. Ukrayna'nın diğer şehirleri ile ve kimi ülkelerle taşımacılık bağlantıları vardı.
Arkeolojik anıtlar Odesa’nın M.Ö. 3000 yıllarında yerleşim yeri olduğunu kanıtlamaktadır. M.Ö. 1. Bin yılın ortalarında Büyük Göç esnasında Kuzeyden birbirini izleyen göç kabileleri Hunlar, Avarlar, Peçenekler ve Polovtlar Karadeniz kıyı şeridine yerleştiler. Orta Çağ boyunca Osmanlı İmparatorluğu, Kırım, Büyük Litvanya Prensliği, Golden Horde, Galich, Volyn ve Kiev Rus Prensliği bu topraklarda hüküm sürdü. 18. Yüzyılın sonlarında meydana gelen Osmanlı - Rus savaşları sonrasında bölge Rus birliklerinin egemenliği altına girdi.
Adı Hacı Bey olan şehir ve limanın adı II. Katerina’nın buyruğu ile 1794 yılında Odesa olarak değiştirildi. Odesa'ya 1819 yılından 1859'a kadar serbest liman statüsü verildi. 1873 yılında endüstrinin hızla gelişmesini kolaylaştıran bir su yolu inşa edildi. Novorovsky Üniversitesi 1865 yılında Güney Batı Rusya Bilim ve Kültür Merkezi Odesa'da kuruldu. I. Dünya Savaşı, Bolşevik İhtilali ve II. Dünya Savaşı yıllarında şehrin nüfusunu iki kat azalttı. 1920'li ve 30'lu yıllarda şehrin ekonomisi canlandı ve yeni sanayi girişimleri kuruldu. 60'lı yıllarda Odesa limanı yenilenmeye ve şehrin ekonomik büyümesine yeni bir güç verdi. Ukrayna'nın bağımsızlığından sonra da ülkenin en önemli "deniz kapısı"dır…Limanda bulunan eski bir binanın kapısının üzerinde, bir Osmanlı tuğrası yer almaktadır. Bu bina vaktiyle, hacca gidenlerin konaklama yeri olarak kullanılmıştı.
Odesa'da 1 opera, 6 tiyatro, 1 sirk, 1 filarmoni salonu ve büyük bir film stüdyosu ile 13 müze, 9 sinema ve 40 kütüphane vardır. 26 kapalı spor salonuna ve 18 stadyuma sahip olan Odesa'da tam 22 üniversite bulunmaktadır.
1873 yılında rönesans tarzında inşa edilen Odesa Opera ve Bale Tiyatrosu 1665 koltuk kapasitelidir. 1834 - 1841 yılları arasında dizayn edilen Potyomkin merdiven basamakları adını 1905 yılındaki ayaklanmadan dolayı çıkan meşhur "Potyomkin" deniz savaşından almıştır. Potyomkin basamaklarının alt kısmında 1967 tarihinde inşa edilen Deniz Yolcu Terminali ile 1865 yılında inşa edilen Odesa Eyalet Üniversitesi, kısa bir zaman öncesine kadar şehrin bilimsel hayat merkezi idi. Nobel ödülü sahibi Biyolog I.Mechnikov ile meşhur psikolog I. Sechenov ve ünlü zoolog A. Kovalevsky bu üniversitede çalışmıştır.
Ukrayna'nın beş büyük şehrinden biri olan Odesa; ülkenin en büyük limanı ve önemli bir ulaşım kavşağıdır. Ukrayna Bilim Akademisi, Deniz Ekoloji Merkezi,Seçme ve Genetik Enstitüsü, Filatov Göz Kliniği ve diğer fakültelerde yaklaşık olarak 200 bin öğrenci öğrenim gördüğünden Odesa'ya öğrencilerin şehri denebilir. İstanbul, Odesa'nın kardeş şehirlerinden biridir.
Genel bir değerlendirmeyle Odesa, salt Ukrayna’nın değil, dünyanın görülesi kentlerinden biridir. Bu kent iki kesime ayrılmakta olup, bir yanda modern bir yaşam varken, öte yanda sade vatandaşların yaşadığı bölgede yoksulluk ve bakımsızlık bulunmaktadır…
Maalesef bugün, Rusya-Ukrayna savaşı devam etmekte olup, Odesa’nın ekonomik durumu da çok kötüdür. Çünkü ABD’nin dolduruşuna gelen Ukrayna Cumhurbaşkanı Yahudi kökenli Zelenski, Rusya ile savaşmayı tercih ve ülkesini perişan etmiştir. Bu yüzden iki milyona yakın Ukraynalı, geçici de olsa ülkelerini terkedip, başka ülkelere sığınmışlardır. Kökeni Türk olan çok sayıda Ukrayna’lının tez zamanda ülkelerine, özgürlüklerine ve Hacıbey kenti dönemindeki yaşantılarına kavuşmalarını temenni ediyorum.