Geçtiğimiz yılın son günlerinde Macaristan’a resmi bir ziyarette bulunan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Başkent Budapeşte’de Macaristan Cumhurbaşkanı Katalin Novak ve Başbakan Viktor Orban ile birlikte Türkiye-Macaristan Kültür Yılı Açılışını yaptılar.
İki ülke arasındaki ilişkilerin 100. yıl dönümü dolayısıyla ilan edilen “2024 Türkiye-Macaristan Kültür Yılı” açılış etkinliği, Budapeşte Bela Bartok Ulusal Konser Salonu’nda gerçekleştirildi.
Macar ve Türk müziklerinin seslendirildiği etkinliğe, Cumhurbaşkanı Erdoğan Budapeşte'de bulunmanın bahtiyarlığını yaşadığını, bugün aynı zamanda diplomatik ilişkilerin de başladığı Türkiye-Macaristan dostluk anlaşmasının imzalanmasının 100'üncü yıl dönümü olduğunu belirtti. Esasen Macaristan'la dostluk ilişkilerimizin bir asrın çok daha ötesine uzandığını vurgulayan Cumhurbaşkanımız, bu yıl karşılıklı gerçekleştirilen çok sayıda üst düzey ziyaretle kapsamlı iş birliğiyle dostluğumuzu pekiştirdik dedi... Erdoğan ayrıca, Macaristan Cumhurbaşkanı Katalin Novak'ın Mart ayında Türkiye’ye resmî ziyarette bulunduğunu, Macaristan Başbakanı Orban'ı ise Haziran ayında Ankara'da misafir ettiğini; Orban'ı aynı zamanda Mart ayında Ankara'da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi kapsamında da ağırladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu vesileyle Macaristan'ın gözlemci üye olduğu Türk Devletleri Teşkilatı’na katkılarından duyduğumuz memnuniyeti ifade etmek isterim. Ben de Macaristan Devleti'nin kuruluş günü kutlamaları ve Dünya Atletizm Şampiyonası etkinliklerinin bir bölümüne iştirak etmek üzere Ağustos ayında Budapeşte'yi ziyaret ettim" dedi
2024 yılı boyunca idrak edeceğimiz Türkiye-Macaristan Kültür Yılı'nın açılış törenine katılan T.C. ve Macaristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlarının vurguladıkları gibi, 2024 yılı boyunca sürecek etkinliklerin Türk ve Macar halklarını birbirlerine daha da yakınlaştıracağı muhakkaktır.
Bilinen gerçek odur ki, Türk ve Macar halkları kardeş iki halktır. Macaristan’ın, dünya genelindeki resmi adı Hungarya, yani Hun ülkesidir?...Yani bu ülkede yaşayanlar Hun Türkleridir. Tarihteki en büyük Hun İmparatorluğu’nun kurucusu ve lideri kimdir?...”Attila”. (Bunun yazılışı, Atila, Atilla değil, Attila’dır. Macaristan’a gidenler bilirler; bu ülkenin neresine giderseniz gidiniz, Attila adını taşıyan yerleşim birimleri, caddeler, sokaklar vardır. Kentlerin telefon rehberlerini açtığınızda, pek çok sayıdaki insanın adı ve soyadının Attila olduğu görülmektedir. Keza Hun-Türk tarihinde kullanılan birçok isim, aileler tarafından çocuklarına verilen isimler olarak yaşatılmaktadır. Örneğin, Macarlar’ın ünlü bilim insanı Türkolog Dr.Edit Taşnadi’nin oğullarının isimleri Zsolt (Jolt) ve Akoş’un isimleri, tarihten kaynaklanan isimlerdir.
Ben Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu Başkanı olarak, 2013 yılında Budapeşte’de, Türk Macar İlişkileri konusunda uluslarası düzeyde bilimsel bir sempozyum düzenledim. Sempozyuma o tarihte Macaristan Parlamentosunda Ana Muhalefet Partisi Magyar Demokrata Forum lideri olan Türkolog dostum Dr. Andraş Kelemen’in sunduğu bildirinin başında şu cümleler vardı:
“Macar yurt tutuş çağında Bizanslı kaynaklar Macarları “Turk” kelimesi ile adlandırmışlardır. O çağda Macarları gören yabancılar görünüş ve kültür itibarıyla onları bir Türk halkı olarak nitelemiştir. Arkeologlara göre Macarların ve o çağdaki Peçeneklerin, Oğuzların gelenekleri birbirlerinden ayrılamaz. Macarca bir Türk dili değildir, ancak herkesin bildiği üzere çok sayıda ortak kelimemiz vardır, fakat mantıki bakımdan benzerlik göstermesi, ortak kelimeler bulunmasından daha büyük önem taşımaktadır. Gelenekler alanında da pek çok ilişkiyi sayabiliriz. Örneğin: en yüksek varlığın adında yer alan “TEN” hecesi (Macarca: Isten, Türkçe: Tanrı, Tengri”). İlk başbuğlarımızın – kün (gün-) kelimesinden gelen - “kündü” rütbesi, Macarların mitik kuşunun Turul (togrul/tuğrul) adı v.s. Belki Hunların, Macarların ve Türklerin menşeinin efsanelere göre iki kardeş olduğu da tesadüfi değildir. Bunlar Hunlar için Utrıgur ve Kutrıgur, Macarlar için Hunor ile Magor, Ergenekon Efsanesi’nde Kayan ve Nöküz’dür.
Macar okuyucular için Dede Korkut Hikayeleri olağanüstü ilginçtir. Örneğin Boğaç Han’ın boğa ile mücadelesi bizim Toldi’nin maceralarının birine benzer. Macar kahramanın adı – Toldı – bir Uygur efsanesindeki Ay-toldı = Ay doldu ile sıkı ilişki halinde olmalıdır. Bamsi Beyrek Masalı’nda Bay Bican Bey ve Bay Büre Bey beşikte olan çocuklarını nişanlandıklarını okuduğumda eski bir Macar töresi aklıma getirir. Deli Dumrul hikayesinin paraleli bir Çango-Macar baladının konusudur. Dede Korkut şiirleri kulağıma Macar halk türküleri gibi çınlıyor…”
Dr.Kelemen’in bildirinin son tümcesi de şöyle idi:
“…Türkiye’de Macar, Macaristan’da Türk hatıralarıyla meşgul olunduğunu mutlulukla görüyorum. Bu konuda Ahmet Hikmet Beyin 1914’te kaleme aldığı fikri anımsıyorum. Türk halklarının arasında “Macarlar yetim kalıyorlar” diyordu. Bu sözlerin artık geçerli olmadığını düşünüyorum. Türkiye’de sokakta yürürken çok defa “Türkler ve Macarlar kardeştir” denildiğine bizzat şahit oldum…”
Türk Tarih Kurumu’nun Eski Başkanı Prof.Dr.Refik Turan da, bizimle birlikte Budapeşte Sempozyumu’nda yer alarak bildiri sunmuştu. Turan bildirisinde aynen şunu söylemişti:
“Hükümdarları Balamir, Uldız, Karaton, Rua, Muncuk ve Attila idaresinde Orta Avrupa’nın en güçlü devletini kuran Hunlar, Avrupa Kıtası’nın doğusunda ve ortasındaki çok sayıda kültürü ve etnik yapıyı hakimiyetleri altına almışlardı. Başkentleri bu günkü Macaristan’ın başkenti olan Buda şehri idi. O zamanlar Etzelburg da deniliyordu. Yaklaşık yüz yıl kadar Orta ve Doğu Avrupa’da devlet kuran Asya’nın atlı kavmi Hunların, iktidar süreleri belki kısa oldu. Ancak; siyasi, sosyal, askeri ve kültürel tesirleri çok uzun oldu. Hatta bu tesir bitmedi. O günden bu güne bir süreç olarak devam etti.”
İşte bu kardeşlik, bu yılın sonuna kadar Türkiye ve Macaristan’da düzenlenecek olan etkinliklerle daha da güçlenecektir.