İnsanoğlu ne için yaşar, niye yaşar, neden yaşar? Tabi ki de hayatın anlamlı kılmak için değil mi…
İnsanları iyiliğe, güzelliğe çağırmak…
Dostluğu, kardeşliği büyütmek…
Her birimiz çok biliyoruz, ölüm kaçınılmaz son…
Bunun tersini idea eden de yok.
Mesele ne o zaman?
Mesele gayet açık ve net!
Bu ölümlü dünyada bir şeyler yapmalı…
Geleceğe bir iz bırakmalı…
Bitkiden ya da hayvandan ne farkımız var?
İnançlar, ideolojiler ne diyor?
Çalış, üret, iyi insan ol!
Toplumsal meselelerde 31 Mart vakasını…
Kurtuluş Savaşında Anadolu çıkan isyanları…
Cahillik ne kötü şey…
Sana iyilik yapana düşman olmak…
Seni uçurumdan atana el pençe divan durmak…
Öz yok...
Bilgi yok…
Bilinç yok…
Her şey gösteriş üzerine…
Bu zihniyet bizi bir yere götürmez…
Bir şey yapmalı!
Bu bir şey iyi bir şey olmalı…
Ne güzel bir iz bırakmışlar…
Lev Tolstoy’un öğretilerine hayran olmamak elde değil…
Ömrünü iyiliğe adamasına ne demeli…
Bir iz bırakmalı!
Kaç kişi bir iz bırakmak için yola çıktı?
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz…
Çok mu saydım…
Bir iz bırakmalı bu hayatta…
Yaşam var oldukça, insanlık bu izi konuşmalı…
Bırakılan iz öyle büyük falan olmamalı…
Hayır, hayır…
Büyük izle işimiz yok…
Küçük iz…
Mesela, iyilik…
Ne dersiniz…
Hani Nasrettin Hoca, Hacı Bektaş, Şeyh Bedrettin diyorum…
Çok uzağa gitme…
Bilindik kişiler bunlar…
Basit ve sıradan izler…
İnan hiç zor değil!
Bir iz bırakmak…