Diyarbakır Surları ve tarihçesi-12
Diyarbakır Surları ve tarihçesi-12
Mozopotamya metropolisi
Yüzlerinden birinde İmparator Marcus Aurelius
Severus Alexander’ın (222-235) unvanıyla monogramı,
diğerinde ise “Mezopotamya
Metropolisi’nin Amida Kolonisi” olarak yorumlanabilecek
monogramların yer aldığı 3. yüzyıla
tarihlenen Roma sikkesi, iç kale hakkında önemli
ipuçları vermektedir. Sol elini bir altara dayamış,
sağ eliyle iki başak tutar durumda, ayağının altından
çıkan su kaynağıyla kaya üstünde durur
biçimde resmedilmiş figür bulunan yüzünde
Roma Kolonisi ve Mezopotamya Metropolisi adlarının
yer alması, Hıristiyanlığın
Mezopotamya’yı bu dönemde etkisi altına aldığını
göstermesi açısından da sikkeyi önemli kılmaktadır
(Ritter, 1844, 22,33; Parla, 1990, 124;
2004,
254). Sikkedeki figürün ayağının bastığı yerden
çıktığı belirtilen suyun, iç kaledeki kaynak suyu
ile örtüşmesi, sikkenin bugünkü iç kalede yer alan
kenti betimlediğini, altar figürünün de eski
kentle ilgili olduğunu düşündürmektedir. (Parla,
1990, 124; 2004. payesi verdiği Diyarbakır’da (Ritter,1844,32), en
azından bir kilisenin sur içi ya da sur dışında bulunduğu
kabul edilebilir. Kaynaklara göre bu
kabule uyabilecek üç kiliseden ikisi iç kalede,
diğeri kentin güneybatısında Urfa Kapı yakınlarında
yer almaktaydı. İç kalenin Bizans döneminden
kalan iki kilisesinden Nesturilere ait olan Manastır
Kilisesi’nin inşa tarihi bilinememektedir(Şemseddin
Sami,1308,
2202). Paşa Sarayı yakınlarında bulunduğu
belirtilen Rum Kilisesi’nin ise, Halifeler döneminde
camiye çevrildiği ileri sürülmektedir (Berchem-
Strzygowski, 1910, 173).