Konuşma, belirli kurallar ile düzenlenen sözlü bir iletişim sistemidir. Bu sistem her bireyin motor becerilerine ve zeka düzeyine göre bireysel olarak şekillenir ve aynı zamanda gerek genetik gerek çevresel pek çok faktörden büyük oranda etkilenir.

Yapılan pek çok çalışma doğrultusunda sosyal çevre ile etkileşim düzeyi, kardeş sayısı, uzun hastalık dönemi ve prematüre doğum gibi durumların varlığı, anne-babanın eğitim durumu, ebeveyn veya bakıcı rolündeki kişinin yaklaşımı ve sosyoekonomik durum gibi pek çok faktörün bebeğin dil gelişimi üzerinde etkili olduğu söylenebilir.

Bununla birlikte bazı durumlar çocuklarda geç konuşma riskini artırır. Bunlar doğum öncesi ve doğum sonrası risk faktörleri olarak iki farklı şekilde sınıflandırılabilir. Bebeklerde geç konuşma riskini artıran doğum öncesi faktörler radyasyon veya toksik madde maruziyeti, enfeksiyon, kromozom anomalileri, annede hipotiroidi varlığı, işitme-görme kaybı ve travma olmak üzere çeşitlilik gösterir. Doğum sonrası faktörler ise prematür doğum, düşük doğum ağırlığı, hipoksi (oksijen yoksunluğu), uzamış sarılık, beslenme bozukluğu, enfeksiyon, doğumsal anomaliler, çevresel uyaran yoğunluğu, anne-bebek etkileşim eksikliği, tek çocuk olma durumu ve düşük eğitim düzeyi şeklinde sıralanabilir.

Tüm bunlar bebekte geç konuşma riskini artıran önemli faktörlerdir. Bununla birlikte işitme kaybı, işitsel nöropati bozuklukları, otizm spektrum bozukluğu, zeka geriliği, yarık damak-dudak anomalisi, çift anadil varlığı ve psikososyal yoksunluk gibi bazı durumlar doğrudan konuşma gecikmesine neden olabilir. Bunlardan birinin varlığında bebeğin tüm gelişiminin yakın takip edilmesi gerekir.

Konuşma ile ilgili herhangi bir bozukluk bebeğin iletişim alışkanlıklarını, psikososyal sağlığını, zeka düzeyini ve entelektüel gelişim temelini doğrudan etkiler. Dolayısıyla her şeyden önce konuşma gecikmesine yol açabilecek risk faktörlerinin bilinmesi ve bu faktörlerden birinin varlığında bebeğin gelişim uzmanları tarafından takibinin sağlanması gerekir.

Her bebeğin gelişim süreci kendine özgü farklılıklar gösterir. Bu nedenle yukarıda bahsi geçen konuşma evreleri bebeğin nörogelişimsel düzeyine, ailenin sosyokültürel özelliklerine, bebeğin büyüdüğü çevre şartlarına ve daha pek çok faktöre göre değişebilir. Bu nedenle belirtilen aylarda konuşmanın görülmemesi anne-babayı kaygılandırmamalı, konuşma becerisinin de okuma ve yazma gibi bir öğrenme süreci gerektirdiği bilinmelidir. Bu noktada çocuğu geç konuşan anneler konu ile ilgili detaylı bilgi sahibi olmaya özen göstermeli, bebeğin gelişimini doğru şekilde takip edebilmek için alanında uzman çocuk gelişimciler ve pediatristlerle iş birliği içerisinde olmalıdır. Siz de kız veya erkek çocuğun geç konuşması ile ilgili herhangi bir kaygı yaşıyorsanız gelişimsel pediatri birimine başvurmayı ihmal etmeyin.