Hayat Ve Psikoloji

Özellikle pandeminin yaratmış olduğu etkileri göz önünde bulundurursak psikolojik desteğin önemini vurgulayabiliriz. Aile içi çatışmaların artması, bireysel kaygı durumunun artması, çocuklarda davranış problemlerinin artması, intihar vakalarının artması, ekonomik krizin oluşturduğu stresin artması gibi nice psikolojik sonuç sayabiliriz.

 

Hayatımızın her evresinde belli konularda zorluklar yaşıyoruz. Gerek toplumsal gerek bireysel gerekse ailevi. Kişi sıkıntılarının üstesinden gelemediği halde ‘’ben güçlüyüm, kendim hallederim/ kendim halletmeliyim’’ düşünceleriyle psikologa başvurmayı zayıflık olarak algılayabiliyor ve uzmana başvurmaktan kendini alıkoyabiliyor. Ve yahut psikologun yapacağı işin bir arkadaş muhabbeti, dertleşmek gibi önyargıları doğru kabul edip içinde bulunduğu süreci daha olumsuz bir hale sürükleyebiliyor.

 

Problem devam ettiğinde, etkilerinin ciddiyeti ve etki alanları artmaya başlar; hayat kalitesi bozulur, aile sosyal ilişkilerinde zedelenmeler oluşur, iş performansında olumsuz yönde değişimler olur, madde ve alkol kullanımına yönelebilir, hayattan zevk alma oranı düşer, öfke ve tepkilerde kontrolsüzlük seyredebilir.

 

Bu sebeplerdendir ki, psikolojik yıpranmaları hafife almamalıyız. Vücudumuzun herhangi bir yerinde ağrı, sızı gibi fizyolojik bir hastalıkta doktora gitmekten kaçınmıyorsak, ruhsal problemlerimizde de bir psikiyatr’ın ya da psikologun kapısını çalmaktan korkmamalıyız. Yaşam önce zihinde başlar. Gerçek yaşamın sağlıklı ilerleyebilmesi için zihnimizin sağlıklı işleyebilmesine dikkat etmeliyiz.

 

Zihin sağlığı her şeyden önce gelir. Birçok bilimsel çalışmada da ortaya konulduğu gibi tüm hastalıkların tedavisinde ruhsal olarak iyi hmek tedaviyi güçlendirir. Unutmamalıyız ki önce ruhumuz, sonra bedenimiz hasta olur…