Hilar Mağaraları ve Çayönü’nün Önemi

Diyarbakır’ın kırsal yerleşmelerin ve kırsal kültürün turizm amaçlı kullanımının yeterince anlaşılamadığı gerçeğini hatırlatarak;

 

Tarihi anlamda hacimli bir potansiyeli olan Çayönü ve Hilar mağaralarının; gerek tarihi önemi, gerekse kültürel devamlılığın kesintisiz sürdürülebilirliği açısından, Diyarbakır için büyük önem arz eden yerlerden olmuştur.

 

Bu ve benzeri yerlerin kırsal turizme açılması; sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda, küçük yerleşim yerleri ile daha büyük yerleşimin olduğu bölgelerin ilişkisinin bağlantısını oluşturarak tanıma şansı veriyor.

 

Ayrıca ülke genelinde kırsal turizmin geliştirilmesi; ülkemiz vatandaşları ile diğer ülke vatandaşlarını tanıştırıp, turizmin gelişmesine katkı sağlayacaktır.

 

Bu katkılarının önemini kavramanın, maddi ve manevi getirisinin belirlenmesinin faydalı olacağını düşünüyorum.

 

Gerek mimari yapıları gerekse kültürel değerleri; kırsal peyzaj ve kırsal kültür hamuruyla yoğurarak farklı ürünlerin lezzetini ve dokusunu bizlere hissettiren değerler eşliğinde; Tüm insanların faydalanabileceği her şeyi yansıtan bir politikanın izlenmesi bölgeyi her anlamda rahatlatacaktır.

 

Bunu bir örnek proje kapsamında değerlendirip, bütün coğrafi bölgeleri kapsayan, beldelerimize ve köylerimize inerek, belirlenen yerleri buna uygun hale getirmenin faydalı olacağı kanaatindeyim.

 

Diyarbakır'ın Ergani ilçesine bağlı Sesverenpınar (Hilar Mağaraları) ve çevresinde yer alan, (Çayönü- Çayboyu)'nın kırsal ve kültürel turizm potansiyeli açısından değerlendirilmesi yapılarak, köy turizmi ve tarımsal turizmin geçmiş dönemlerden şimdiki zamana etkilerini kapsayan geniş bir alanda kırsal ve kentsel bütünlüğün önemini belirleyip buna uygun çalışmalarla geleceğe taşımanın zamanının geldiğini belirtmek isterim.

 

Bu bölgenin ilk yerleşim alanlarından biri olduğu bilinmektedir. İlk yerleşim alanlarından olması sebebiyle;

 

Bölgemizi ve dünyayı, durgun bir suya atılan taşın halkalar halindeki dalgası gibi genişleyerek etkilediğini ve bu anlamda yapılan yeniliklerin dünyaya öncülük ettiğini, döneminde üretilen ürünlerin başka bölgelerde yaşayan insanlara bir şekilde ulaşarak gelişim kaydettiğini, buna paralel modern tarımın ve sanayileşmenin temellerinin bu topraklarda atıldığını hatırlayarak, geçiş yolları üzerinde olduğundan birçok medeniyetin bu topraklara yerleştiğinin önemini kavramanın daha değerli olduğunu düşünüyorum.

 

Bu kapsamda gerekli önlemlerin alınarak, yaşanan dönemlere uygun yapıların sergilendiği, kapalı ve açık alanlardan oluşan bir müzenin yapılmasının şehrin çehresini değiştireceğini düşünüyorum.

Yaşadığımız şehrin sahibi olduğumuzu hatırlayarak değerlerimize önem vermenin bizden sonraki nesillere aktarılacak kültür mirasına sahip çıkmakla mümkün olacağını hatırlatmak isterim.

 

Unutmayalım ki

“Abanın kadri yağmurda bilinir.”

Yağmura tutulmadan, kültürel değerlerimizin kadrini bilmek dileğiyle...