Nasreddin Hoca Turu*
Milli değerlerimizin hiç birine, ciddi bir biçimde sahip çıktığımızı, maalesef söyleyemeyiz. Ancak başkaları, bizim değerlerimizi sahiplenirse, o zaman yaygarayı koparır, sahiplenmeye çalışırız; ama yine de beceremeyiz.
Keza tarihi değerlerimizi, dünyaya gerektiği biçimde tanıttığımızı da söylemek mümkün değildir. Hatta, çok haklı olduğumuz siyasi konularda bile, haklılığımızı ortaya koyacak propagandayı yapamayız. Böyle olduğu içindir ki, son derece zengin bir kültüre sahip olduğumuz halde, dünyanın pek çok ülkesi, özgün bir Türk kültürünün mevcudiyetinden habersizdir. 1991 yılında UNESCO, Yunus Emre’yi, dünya çapında anılacak insanlar listesine koymasaydı, Büyük Yunus’umuzdan kimsenin haberi olmayacaktı! Oysa Yunus, Türk duygu ve düşüncesinin, en büyük temsilcisi, sembolüdür.
Nasreddin Hoca’mız, dünya mizahının bir nimaralı ismidir. Ancak biz, Hoca’yı dahi, yeterince ele alıp, değerlendiremedik. Bahaeddin Güney’in Eskişehir Valiliği yıllarında, hem Eskişehir Merkezinde, hem de Sivrihisar ölçesinde ve Nasreddin Hoca köyünde, etkili törenler yapılıyordu. Bilindiği üzere, Akşehir’de de yıllardır, Nasreddin Hoca etkinlikleri düzenlenmektedir. Ne var ki, bu düzenlemeler, yurt sathında kalmakta, uluslararası düzeyde ele alınamamaktadır.
Oysa Nasreddin Hoca ile, Çinliler ve Japonlar, bizden daha çok ilgileniyorlar. O kadar ki, Çin Halk Cumhuriyeti’nde, N.Hoca günlük hayatın içindedir. Kimi mizah yazarları, toplumsal eleştirilerini, N.Hoca’nın ağzından yapmaktadırlar. Pekin’de yayınlanan yüksek tirajlı bir akşam gazetesinde, “Nasreddin Hoca’nın Köşesi” vardır.
Çinliler, Nasreddin Hoca’yı Uygur bilirler. Ama Orta Asya Türkleri arasında Hoca’yı sahiplenen, başka Türk toplulukları da vardır. Örneğin Özbekistan’ın Buhara kentinde, muhteşem bir Nasreddin Hoca haykeli vardır.
Batılılar da Hoca’yı bilirler. Hoca’nın fıkraları hemen hemen bütün dillere tercüme edilip yayımlanmıştır.
Son yıllarda Japonya’da da Hoca ile ilgili önemli çalışmalar yapılmaktadır. Türkoloji dünyasının yakından tanıdığı dostumuz Bayan MitsukoKojima ile muhterem eşleri, bir yıldan bu yana, Nasreddin Hoca adıyla bir dergi yayımlıyorlar. Bu aile aynı zamanda, Japonya’da, Türkiye’nin fahri turizm elçiliği görevini üstlenmişlerdir ve her yıl, “Nasreddin Hoca Turu” adıyla, bir tur düzenleyerek, Japonya vatandaşlarını Türkiye’ye getirip gezdirmektedirler. Onlara bu konuda “ToriiMiki Enstitüsü ve Forum Travel International Turizm Şirketi de destek vermişlerdir. MiksukoKojima hanım, bir de “Türk Kültür Enstitüsü” kurmuş; kimilerinin küçükseyerek baktıkları ülkemizi, bütün yönleriyle Japonya’ya tanıtmışlardır.
Japonlar için düzenlenen Nasreddin Hoca Turunun güzergahı İstanbul-Ankara,Kaparokya-Sivrihisar-Akşehir-Pamukkale-İzmir-İstanbul olarak belirlenip uygulanmıştır. Bu turun en önemli özelliği, Türk-Japon kültür boyutlarının somut olarak ortaya çıkarılmasıdır. Zira bu alanda son yıllarda yoğun faaliyetler gözlenmektedir. Ayrıca Cem Çakalov başkanlığında Türk-Japon Dostluk derneği de oldukça etkili çalışmalar yapmaktadır.
Nasreddin Hoca Turu, Ankara’da Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü bahçesindeki camlı köşkte düzenlenen “Çay Töreni” ile başladı. Burada Japonlar, Japon usulü ile çay yaparak, konuklara ikram ettiler. Bu arada Türk Sanat ve Türk Halk Müziğinden örnekler sunulan bir konser düzenlendi.
Japon dostlarımız Sivrihisar ve Nasreddin Hoca Köyünde büyük ilgi gördüler. Köylü kadınlar yaptıkları gözlemelerle, ayran ikram ederek, geleneksel Türk konukseverliğini ortaya koydular. Keza Akşehir’de de hoş vakit geçirildi. Konuklar Akşehir’de Atatürk Orta Okulunu da ziyaret ettiler. Orada öğrenciler kendilerine çeşitli gösteriler sundular. Bu gösteriler sırasında, Akşehir Kaymakamı Bayram Öz ve Belediye Başkanı Ferhan Ballı’nın da katıldığı konuklara Japon çayı ikramında bulunuldu. Tabii Nasreddin Hoca hayranı olan Japonlar, Hoca’nın torunları ile birlikte olmanın keyfini yaşadılar. Kuşkusuz gerek Sivrihisar, gerekse Akşehir halkı, Japonya’dan kalkıp, Nasreddin Hoca ile kentlerine gelen insanları hayranlıkla ve belki biraz da şaşkınlıkla izlediler. Dostumuz MitsukoKojima, seyahatten sonra, Japonya’dan bana gönderdiği mektubunda şu satırlara da yer veriyordu:
“…Nasreddin Hoca, onun fıkralarıyla dünyaya gidip insanlara hitap ediyor ve dünyadan insanları çağırıyor. Onları, onun mizahında birleştirerek bir bütün oluşturuyorlar. İnşallah, bundan sonra da Hoca daha pek çok insanı güldürmeye devam ederek dünya barışına katkılarını sürdürecek…”
Mitsuko Hanım, yıllardır Nasreddin Hoca ile ilgilenmekte ve çalışmalar yapmaktadır. Bununla ilgili olarak bir yıldan fazla bir zaman Türkiye’de kalmıştır. Halen sürdürmekte olduğu doktora tezinin konusu da Nasreddin Hoca’dır. Ülkemizde katıldığı, kimi bilimsel toplantılarda, Hoca ile ilgili bildiriler sunmuştur. Kuşkusuz Mitsuko Hanım, Hoca’mız hakkında doktora çalışması yapan ne ilk, ne de son yabancı araştırmacıdır. Hoca’mız yine dünyayı gezmeye devam edecek; dünya, onun sayesinde Türk insanını tanıyacaktır. Tanıyacaktır ki; Türk insanı barışçıdır, insancıldır, kimsenin hakkına hukukuna saygısızlık etmez…
-------------------------------------
*Bu yazı Aylık Size Dergisi’nin Mayıs 1994 tarih ve 247. Sayısında,
İ.Ü.Nasrattınoğlu’nun “Biz ve Dünya” köşesinde yayımlanmıştır.