Sinemayı Öğrenmek

Yedinci sanat olan sinemayı öğrenmenin en iyi yöntemi yönetmen sineması izleyerek olur. Öyle ki dünyayı, kültürleri ve farklı bakış açılarını sinemanın görsel gücüyle daha iyi öğreniyoruz. Dünya da yaşanan birçok olayları kitaplardan veya belgesellerden çok sinema filmleriyle öğreniyoruz.

 

Herkes film izler hatta o kadar çok izleriz ki bazen filmlerin ismini bile unutabiliyoruz. Yada aklımızda sadece filmin ana hikayesi kalır. Filmin sinema dilini, sinemasal çekimlerini ve yönetmenden tutun ülke ve oyuncularını bile unutabiliyoruz.

 

Bende izlediğim filmleri unutuyordum, ta ki bundan 2 yıl önce Diyarbakır’da olan bir Sinema Kulübüne dâhil olana kadar. Kulüp de her Cuma akşamı bir bağımsız filmi izleyerek üzerine konuşuyorduk. Yönetmen sinemasını izleyerek sinemayı daha iyi öğrendiğim. Grupta herkes bir yönetmeni seçerek onun 3 filmini bize 3 haftada izletiyordu. Hem sinemayı öğrenme hem de yönetmenlerin tarzını öğreterek filmleri daha iyi anlamamızı sağlıyordu.

 

Örneğin Theodoros Angelopolos’un ‘Sonsuzluk ve Bir Gün’  filmini ilk izlediğimde yarıda bırakmıştım. Sonra kulüpte izleyip üzerine konuştuğumuzda film benim en sevdiğim ilk 5 film arasına girerek yönetmenin sinemasına hayran bırakmıştı. Daha sonra yönetmenin diğer filmlerini de izleyerek onun sinemasını anlamamı sağladı.

 

Sözüm o ki sinemayı daha iyi anlamak için bir yönetmen seçin ve onun en az üç filmini izleyip üzerinde kendiniz ve yakın bir çevrenizle film hakkında okuma yaparsanız, sinema daha anlamlı ve anlaşılır olacaktır.

 

Yönetmen Abbas Kiyarüstemi’nin bir sözü, “Bir film izlediğinizde inanıyorsanız iyi filmdir. İnanmıyorsanız kötü filmdir.”