Tüketim çarkından “elimden geldiğince” çıkmaya çalışıyorum. Elbette yüzde yüz değil! Ama elinden geleni yapmak büyük bir çabadır.
Küçümsenemez! Tükettikçe tükendiğimizi fark etmeliyiz ve “elimizden geleni” yapıp bir yerden başlamalıyız.
Kapitalizmin “al ve mutlu ol”,
“tüket ve mutlu ol” dayatmasına
karşı durmak gerek.. Elimizden geldiğince tabii.
Bugün bir mağazanın önünden geçerken
durup vitrin camındaki yansımama baktım da:
Ayakkabım takas pazarından,
ceketim bit pazarından,
pantolonu ve bluzu ise bir arkadaşım vermişti.
Artık giymiyormuş!
Dolabımdaki her giysim istisnasız bu şekilde! Çocuklarımın da… Giysiler, kitaplar,
birtakım ufak-tefek eşyalar…
Ya takas, ya birisi vermiştir, ya da ikinci el almışızdır.
DÖNÜŞÜM ne güzel şey.
Yıllardır ben başkalarına veririm ihtiyaç fazlası giysilerimi,
başkaları da bana verir ihtiyaç fazlası giysilerini.
En son ne vakit gidip bir mağazadan kendime veya çocuklarıma giysiler aldım hatırlamam pek!
Bunları duyunca yüzünü ekşitenler olacaktır;
takas yapmayı,
ikinci el ürün almayı “UTANILACAK” bir şey olarak düşünenler olacaktır!
Onlar öyle düşünedursunlar;
biz “utanmazlar”, biz “sefil ekolojistler”
hayatı en minimalist haliyle, yani en harika haliyle
kendimize yaşanılır kılalım.
Ne güzel şey; ikinci el..
Ne güzel şey; dönüştürmek.. Sürdürülebilir kılmak. Tüketmemek
ve paylaşmak ne güzel şey.
Gezegenimizin belli noktalarında atık giysilerden
koca koca dağlar oluştuğunu düşününce hele...
Çılgınlar gibi tüketiyoruz; ihtiyaç yoksa bile alıyoruz,
aldıkça alıyoruz,
ve büyük bir hızla yok olmanın eşiğine geliyoruz.
Tüketim çılgınlığının gezegene verdiği zarar
devasa boyutta.
“Boş ver yahu! Zaten yüzde yüz yapamazsın ki!
Yüzde yüz atıksız yaşayamazsın!
Yüzde yüz ikinci el kullanamazsın ki!
Yüzde yüz sağlıklı beslenemezsin!
Yüzde yüz kimyasallardan uzak olamazsın ki!
İçtiğimiz su bile sağlıksız, her şeyde bir şeyler var,
boş ver sağlıklı beslenme işini. Boş ver
doğal ürünler kullanmayı! Boş ver atığı matığı!
Her yer plastik ürünlerle dolu,
sen tamamen nasıl çıkaracaksın ki plastiği veya başka atıkları hayatından? Her şeyin
ikinci eli mi var sanki? Sıfır ürünlere para vermek zorundasın! Boş ver bu boş işleri!” ………vs.
Herkeste bir boş vermişlik hakim..
Boş versene!
Yüzde yüz zaten yapamazsın ki diyorlar hep!
Yahu benim öyle bir iddiam mı var sanki?
Yüzde yüz tabii ki yapamam
bu kapitalist yeni dünya düzeninde..
Ama bırakın da “elimden geleni” yapayım be!
Elimden geldiğince sağlıklı besleniyorum.
Elimden geldiğince ikinci el alıyor veya takas yapıyorum.
Elimden geldiğince kullan-at plastik kullanmıyorum.
Elimden geldiğince atık çıkarmamaya çalışıyorum.
Ve elimden geldiğince doğal kalmaya,
doğaya ve kendi doğama zarar vermemeye…
Kimyasalsız yaşamaya çabalıyorum.
Yüzde seksen yapabiliyorum bunu belki evet,
ama yüzde seksen, yüzde ‘sıfırdan’ büyüktür
değil mi?!
Boş veremem!
Herkeste bir boş vermişlik hakim..
Boş versene!
Ne değişir ki?!
Ne mi değişir?
Çok şey değişir!
Dünya bile;
gün gelir!