Kadınlar olarak her şeye yetişmek zorunda mıyız? Her şeyi yapabilmek zorunda mıyız? Yapamazsak EKSİK mi sayılırız?
BAŞARISIZ mı sayılırız?
Kadınlara neden sürekli olarak bir şeyler dayatılıyor ?
Sistemin dışına çıkınca:
“kariyersiz”, “başarısız”, “güçsüz” görülüp
köle mi sayılıyoruz ?
Sistemin içinde olmak kölelik değil yani öyle mi ?
Asıl kölelik; sevmediğin bir işi “kariyer” adı altında
zoraki, mecbur hissederek yapıyor olmak değil yani öyle mi ?!
Dayatmalara kafa tutarak sistemin dışında kalmak,
sevdiğin şeyleri yapmak,
üretebilmek,
problemlere çözümler yaratabilmek,
ilerleyebilmek, ilerletebilmek başarının daniskası…
Çocuk da yapabilirmişim kariyer de !
Hadi oradan be !
Ziyaaaaa!
Anayım ben ana !
Analar kapitalizme kanalize olmak zorunda mı ?
Kadınlar “kırk parça” olmak zorunda mı ?
Bu “zorundalık” niye?
Annelere bu “dayatma” niye?
Bir çocuk için dünyanın merkezi annesidir!
Baba, elbet mühim bir yere sahiptir
fakat anne,
bir çocuk için hayatın ta kendisidir!
Anne ile çocuk arasında inanılmaz bir bağ vardır.
İlk yıllar bu bağ,
özellikle çocuk için bağımlılık derecesindedir.
Hem fiziksel hem duygusal olarak
her an "anneye" muhtaçtır.
Annesini hep yanında istemesi gayet normal..
Fakat
her anne bu koşulu sağlayamıyor.
Hiç suçu yokken
suçluluk hissedebiliyorlar;
çocuklarının bu süreçte yanında olamadıkları için..
Herhangi bir şekilde çocuklar
hayatlarının en kritik dönemlerinde anneden uzak büyüyebiliyorlar. Gün boyu annesini özleyerek,
annesi gibi iş çıkışını dört gözle bekleyerek..
Bunu beceremedim!
Edebiyat öğretmeniyim ama mesleğimi icra etmiyorum. Fırsatım çoktu,
ancak
her an çocuklarımın yanında olmayı tercih ettim.
Çalışmak zorunda olsaydım
ne yapardım bilmiyorum. Sanırım bir yol bulurdum!
Evde çalışma imkânı yaratırdım belki de.
Çocuklarım büyürken
her dakikalarına tanık olabilmek için
her türlü yolu denerdim.
Neyse ki buna mecbur kalmadım.
Daha fazla para uğruna bile
değerlerimden vazgeçebilirdim.
Buna ihtiyacımız yok!
Az parayla da hayatımız inanılmaz
ve güzel.
İhtiyacımız olan her şeye sahibiz.
Her şeyden önemlisi; birbirimize bolca zamanımız var.
Şahsen hayatımızı çok lüks buluyorum. Maddi olarak değil,
beş parasız bir lüksten bahsediyorum ben.
Şimdilik "sadece" anneyim !
Annelik kariyeri...
Sonrasında doktora yapıp
hep hayalim olan akademik bir kariyer de edinebilirim.
Ya da vegan bir cafe açabilirim.
Çocuklarımla beraber.
Şöyle otantik,
bol kedili, kitap kokulu mis gibi vegan bir mutfak..
Ama önce çocuklarımın bir iki yıl daha
büyümeleri gerek.
Şimdilik gün boyu birbirimizle zaman geçiriyoruz.
Evimizin maddi yükü babamızın sırtında.
Geriye kalan tüm manevi yük de benim...
Şikâyet etmiyoruz.
Aile olmak bir bütünlük işi.
Mutlu,
mutluyum,
mutlular.
Mesleğimi ertelediğim için
veya başka bir iş bulup sabah sekiz
akşam beş çalışmadığım için
başarısız bir kadın mıyım? -Evet kimilerine göre öyle-
Başarıyı para kazanmakla eş değer tutan
kapital sisteme inat;
evdeyim ve başarılıyım,
bazen meteliksiz ama hep mutluyum.
Velev ki :
Başarılı bir kadın değilim ben ! Ne de güçlü ...
Çocuk bakmak için diplomasını uçak yapan
Sekiz-beş çalışarak patron parası yemeyip de
evde HiiiiiiÇ çalışmadan koca parası yiyen ezik bir kadın !
Başarılı bir kadın değilim ben ! Ne de güçlü ...
Çocuk bakmak için meslekî kariyerini öteleyen
zayıf bir kadın !
Çocuk da yapan kariyer de yapan güçlü bir kadın değilim.
Eyy güçlü kadınları belirleyen genel kurul !
Af edin beni. NE OLUR.
Çocuk yapabildim ancak,
kariyer ise;
onları büyütmek.. onlarla birlikte büyümek, esnemek,
olgunlaşmak. Af edin
bana göre en anlamlı kariyere sahibim.
Başarılı bir kadın değilim ben ! Ne de güçlü ...
Her ay başı düzenli olarak hesabıma yatan
bir maaşım yok ! Bir üniformam bile...
Başarısızım bu sebeple,
bir havam bile yok !
Tek- taş çorabımla,
birlikte büyüdüğüm çocuklarımla mutluyum.
Ne başarılı olmak isterim ne de güçlü.
Genel kurula budur duyurum.
Ha bu arada;
kendi ayakları üzerinde de sayılmıyorum galiba ?
Şükür bu yaşıma dek yürüdüm oysa !
Ayak benim ayak .. Yani, galiba ?
Du bi bakiim !
Evet, benim ayak ..
Ayak benim de,
bu burun kimin ola ki acep ?
Aaaa başkasınınmış !
Ah şu başkaları,
sokmasa her halta burunlarını.