Tarih tekerrürden ibarettir derler ya. İşte öyle bir periyodu geride bıraktık. Önceki hafta Amedspor Kadın Futbol takımı’nın aldığı 9-1’lik Kireçburnu galibiyeti, sonrasında hafta sonu A takımın oynadığı Erokspor maçı ve aldığı 2-1’lik galibiyet bizleri geçen sezona götürdü.
Geçen sezonda Aralık ayında Kadın futbol Takımı’mız Kireçburnu’nu yenmiş 1 gün sonra A takım lider Pendikspor’u evinde 3-0’lık skorla geçmişti. Bu bağlamda İstanbul yine Amedspor’u üzmedi ve kulüp 6 puanı hanesine yazdırmayı başardı.
Tabii Kadın futbolundan söz etmişken onlara değinmemek olmaz. Kuşkusuz aldıkları farklı galibiyet oldukça önemli. Maçı canlı izleme fırsatım oldu. Yapılan yabancı transferlerini oldukça başarılı buldum. Takımada kısa sürede uyum sağlamışlar. Maçta 5 gol atan Teona Bakradze’ye ayrıca değinmek istiyorum. Kadınlar liginde ayaklarına bu kadar hakim bu kadar teknik oyuncuyu daha önce hiç izlememiştim. Bayağı etkili ve tehlikeli bir forvet oyuncusu. Takım geçen sezondan biraz daha iyi olsa da grubun çok zorlu olduğunu söylemeliyim. Kulübün, şehrin, bölgenin temsiliyeti açısından bu ligde kalıcı olmanın skorlardan çok daha önemli olduğu düşüncesindeyim. Bu bakımdan destek önemli.
Geçelim A takıma; Son haftalarda hem oyun hem skor anlamında istediğini alan Amedspor’un bu kez karşısında sınırsız desteğe sahip bir takım vardı. Güçlü ekonomisi, güçlü kadrosuyla Erokspor ligin başından beri şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olarak gösteriliyordu. Fakat bu ligi takip edenler çok iyi bilir ki bu parametreler tek başına şampiyonluk için yeterli olmaz. Bunun da en büyük örneğini hafta sonu gördük.
Maça biraz tutuk başlasak da erken gelen gol hem Erokspor’un oyun planını bozdu hem de Amedspor’u rahatlattı. Bu tür maçlarda öne geçmek oyunu yönlendirmek demek. Amedspor geriye yaslansa da kendi alanını çok iyi kapattı ve rakibine net bir fırsat vermedi. İkinci yarıda Ahmet hocanın zamanında ve çok doğru değişiklikleriyle de oyunda denge sağlanmış oldu. Nitekim iyi bir presle gelen ikinci gol yedek kulübesinin de ne kadar önemli olduğunu bize gösterdi. Yedek kulübesi zenginliğinin özellikle ligin ikinci yarısında çok daha önem kazanacağını belirteyim.
Son haftalarda özellikle deplasmanlardaki her türlü gerginliğe rağmen Afyon maçında, Çorum maçında ve bu hafta oynanan sakin, sabırlı oyun bence son haftalarda takımın en büyük kazanımlarından. Deplasman maçlarında bu sakinliği korumamız gerek.
Ve gelelim asıl konu deplasman yasaklarına. Gün geçmiyor ki ülke futbolunda yeni bir yenilik olmasın. Bu hafta da deplasman seyircisi stadyuma girmesin diye kendi seyircisine maçı yasaklayan kulüp gördük. Dünyada eşi benzeri yoktur diye tahmin ediyorum.
Biraz geçmişe gidelim; 17 Kasım 2011’de, TFF’nin sitesinde açıklanan kararla başladı deplasman yasakları. 20 Kasım 2011 Pazar akşamı İnönü Stadı’nda oynanan Beşiktaş – Galatasaray maçı, Galatasaray taraftarının olmadan oynandığı ilk karşılaşma oldu. Alınan bu karar “taraftarı kontrol edemiyorsak o halde yasaklayalım” zihniyetindeki futbol adamlarının taraftara karşı almış olduğu zafer gibiydi.
Günümüze gelindiğinde ise çözümsüzlük, çözüm olarak karşımıza çıktı. Bir çözüm bulmak yerine taraftara yasak getirmek işin en kolayı oldu. Artık ne kadar izin veriliyorsa bir futbol müsabakasını da o kadar izler olduk. Evet bir futbol müsabakasını nasıl izleyeceğimiz bile bizim insiyatifimizden çıktı. Ülkede taraftar olmak güvenlik sorunu olarak nitelendirilmeye başlandı.
Yeni TFF başkanı sezon başında deplasman yasaklarının kalktığını ilk kendisi duyurmuştu. Fakat bugün birçok takım bazı maçlarda deplasman yasaklarına maruz kalıyor. Konunun en mağduru tabiki Amedspor. 6 sezondur 1-2 maç değil her deplasmanı yasaklanan bir kulüp düşünün. Ve bu kulüp taraftarına karşı uygulanan keyfi kararları düşünün. Alınan keyfi uygulamalar diyorum çünkü açıklanan gerekçeler bile gerçekle örtüşmeyecek nitelikte. Bu taraftarın tek isteği kendi futbol takımının maçını izlemek, takımıyla sevinmek, onlarla üzülmek, onlara destek sunmak. Hepsi bu. Artık bu gereksiz uygulamaya son verilmeli.
Hani herkesin dillendirdiği güzel bir söz vardır ya: “Güzel futbolcu golden sonra tribüne koşandır.” Diye
Ya koşabilecekleri bir tribünleri yoksa?