Diyarbakır’daki Medeniyetler-2
Diyarbakır’daki Medeniyetler-2
Subarrular ve Huriler Dönemi
Şehrin merkezinde Dicle nehri seviyesinden
yüz metre kadar yükseklikte bulunan Fiskayası
isimli sarp kayalığın ve İç kale’nin, ilk yerleşme
yeri olarak kentin çekirdeğini oluşturduğu alanda
MÖ IV. yüzyılda kurulduğu bilinmektedir.
MÖ. 3000 ile MÖ. 1800 yılları arasında bu
bölgede yaşayan Hurriler, yönetici kesimi kale ile
çevrili alanda barındırırken, halkı da kalenin dışında
bırakmıştır. Bu yönetici kesimin kaldığı iç kaleye
halk arasında “Viran Kale” denilmektedir. Çeşitli
tarihi kaynaklarda ilk yerleşim yeri olarak bu
höyük kabul edilmektedir.
Düzenli bir yerleşim modeli sergileyen Hurriler,
bu dönemde yerleşim bölgelerini küçük de olsa
ikinci bir kale ile çevirmiş ve alanı genişlettikleri
tahmin edilmektedir.
Diyarbakır, en uzun süreli idareyi Osmanlı
egemenliğinde geçirmiştir. Bizanslıların 600 yılı
bulan sürede şehri, Pers-Sasanîlerle paylaşımı şehirde
birçok tahribe neden olmuştur. Saltanat kavgaları,
Bizanslıların saldırıları şehrin sürekli gelişimini
önlemiştir. Timur’un, Cengiz’in kısa süre
egemenliği şehri baştanbaşa harap etmiştir. Osmanlı
döneminde ise valilik yapan Paşalar, dört yüz yılı
aşan süre içinde şehrin büyük ölçüde imarını sağlamışlardır.
1524-1526 yılları arasında iç kaleyi saran surlar
da Kanuni Sultan Süleyman zamanında yeniden
gözden geçirilmiş, ikinci bir surla çevrilerek
Osmanlı kalelerinin genel özelliğine uygun birliklerin
barınmalarına ve hareketine imkân sağlayacak
biçimde genişletilmiş. Cami etrafındaki bu
yapılaşmalar, hayır kurumlarının etkileri sonucu
yapılmıştır.
Ayrıca bu dönem yapılarının çoğunluğu medrese,
mescit, hamam, çeşme, han türündendir. Bunu,
Matrakçı Nasuh’un yaptığı minyatürde de görebilmekteyiz.
Osmanlı Döneminde yapılmış olan
eserlere baktığımızda; Fatih Paşa Camii, Behram
Paşa Camii, Nasuh Paşa Camii, İskender Paşa
Camii, Ali Paşa Camii, Hasan Paşa Hanı, Deliller
Hanı, çok sayıda konak ve yazlık köşkler gibi
sayısız yapı bulunmaktadır.