Hanların Değişiminde Kendimizi Aramak

Bu hafta ticaret hanları ve buna bağlı olarak Diyarbakır’ın ticari hanlarını hatırlatıp kent yaşamına geçiş sürecinde hanların ve diğer yapıların kültürler üzerindeki etkisini hep birlikte değerlendirme fırsatı bulacağımıza inanıyorum.

 

Han kelime manasıyla Farsçadaki ‘’hane’den (ev) gelmektedir.

 

Tarih öncesi devirlerden günümüze çeşitli isimlerle aynı işlevi gören yapıların varlığı bilinmekte.

 

Bu tanımlamalar eşliğinde; tarihi yapıların farklı insan kimliğine göre düzenlenmiş yerler olması, öğretici ve ilgi çekici bir hal almasına sebebiyet veriyor.

 

Sosyal ilişkileri olumlu yönde etkileyen ve bireyler arasındaki birlik duygusunun pekiştirilmesine yardımcı olan bir havası vardır.

 

Böyle bir çevrede bulunmak, insanları genel anlamda mutlu kılar.

 

Ticari Hanlar ve ticaret merkezlerinin nasıl bir ihtiyaçtan doğduğu ve bu ihtiyaçların beraberinde neleri değiştirdiği sorularına vereceğimiz cevapların bizlere yansımasını görmemiz, bu bağlamda önümüzü aydınlatan bir ışık olacaktır.

 

İnsanların çoğalması ile birlikte ihtiyaçlarının artmaya başlaması sonucunda çözüm yolları bulmak gereksinimi, ticaret kavramının oluşmasına sebep oldu. 

 

Zamanla ticari ilişkiler değişip gelişti ve bireysel olmaktan çıkıp toplumsal bir hale dönüştü.

 

İnsanların; geçmiş tecrübe ve anıları üzerine inşa ettiği gelecek kaygısı, bu işin sürekli ve güvenli şekilde yapılması gerekliliğini öğretti.

 

Ticari hanlar ve kervansaray gibi yerler bu ihtiyaçların karşılanması ve temelinde insanların daha konforlu bir hayat sürmesi adına inşa edilerek gerekli önlem ve yeniliklerle ileriye taşındı.

 

Taşıdıkları izlerle, geçmiş, bugün ve gelecek arasındaki sürekliliği sağlamakla görevli olan ve kültür varlığı olarak nitelendirilen bu yapılar, insanları geçmişe bağlayarak, ait oldukları yerin karakterinin ve kimliğinin oluşumuna katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda Diyarbakır ticaret hanları ve kervansarayları bu tanımlamalara verilmiş asırlık cevapların karşılığıdır.

 

Hasan Paşa Hanı, Sülüklü Han, Deliller (Hacca gidenlerin rehberi) Hanı gibi mekanlar bizlere geçmişin ve geleceğin bağlantı noktası niteliğinde asırlar boyu hizmet veren yerler olmuştur.

 

Geçmiş kültürlerin izleriyle yapılan yapıların, kültürel yaşanmışlıkların bir miras olarak bizlere kalan en somut örneklerini bu tarihi yapılarda görmekteyiz.

 

Teknolojik ve lojistik koşulların yenilenmesiyle birlikte bu tarihi hanların eski işlevinin dışında kullanıldığını görüyoruz.

 

Şimdilerde alışveriş merkezleri diye isimlendirilen ve dünyanın hemen hemen her yerinde aynı türden ürünleri sergileyen, sundukları hizmetle hangi ülkede olursa olsun farklılıkları yok eden, tamamen ekonomik kaygılar üzerine inşa edilmiş yapıların varlığı bizlere eski ticaret hanlarının kıymetini ve değerini unutturma noktasına getirdiğini düşünüyorum.

 

Bu durum bana; eski esnaflık anlayışının kaybolması ve kaliteli ticaret anlayışının, markaların ekonomik seviye ölçülerinde değer görmesine sebebiyet verdiği fikrini düşündürüyor.

 

Bu tabloyu görünce; eski ve tarihi yerlere bakıp kendimi yaşadığım şehirde bir yabancı gibi hissediyorum.

 

Bu bağlamda teknolojik yeniliklere ayak uydurarak, geleneksel değerler eşliğinde yaşamımızı sürdürebilmemiz için mimari anlamda, yaşadığımız yerlerin yapısına uygun planları hayatta geçirmemiz gerekliliğine inanıyorum.

 

Görerek hatırlamanın, geçmiş değerleri unutmamamız adına adeta hassas bir terazi görevi gören önemli bir denge unsuru olduğu kanaatindeyim.

 

Bu sayede, gördüğümüz ve içinde yaşadığımız ortam, özümüzü bizlere her gün hatırlatacaktır.

 

Kıymetli olan değerlerimizi her zaman hatırlamak dileğiyle...