Kırk ve Kırklar Dağı ilişkisine farklı bir bakış

Hakkında birçok hikayenin anlatıldığı ve Dicle Nehri’nin, On Gözlü Köprü’ye baktığı bir tepenin adıdır Kırklar Dağı.

 

Buraya sabah güneş turuncuya çalan aydınlık tonları ile doğuyor ve Dicle Nehri’nin ışıltısını Kırklar Dağı’na yansıtıyor.

 

Her akşam kızıl bir hüzünle gün batarken; Kırklar Dağı, gölgesiyle Dicle Nehri’ne veda esintileri eşliğinde adeta el sallıyor.

 

Kırklar Dağ; adından da anlaşılacağı üzere gizemli bir yer olsa gerek!

 

Kırk sayısı birçok inanca göre önemli bir rakam olmuştur.

 

Bazı mitolojik hikayelerde gördüğümüz kırk sayısı İslamiyet, Hristiyanlık ve Musevilikte de kutsal bir rakam olarak karşımıza çıkıyor.

 

Eski Mısır astronomisinde gök varlıklarının kendi yörüngesinde dönme süresinin kırk gün olarak belirlenmiş olması ve bu örneklerin sayısının fazla oluşu yıllarca insanlarda merak uyandıran konulardan olmuştur.

 

Kırklar dağı olarak isimlendirilen bu yerde; bir ziyaret ve eski bir kilisenin var olduğu bilinmekte, tabi bunu destekleyen kalıntılar mevcut olsa da bilimsel bir araştırmanın yapılmasıyla birlikte eskiye dönük farklı kalıntılarının bulunma olasılığı, tarihi ve kültürel anlamda sağlıklı bilgi edinilmesini sağlayacaktır.

 

Çalışmalar sonucunda edinilecek bilgilerle birlikte, kırk sayısının önemini destekleyici örnekler bizlere daha belirleyici fikirler sunacaktır.

 

Mesela:

Hz. Muhammed’in (sav) Kırk yaşında peygamber oluşu.

Kırk kişi olunca İslamiyet’in yayılması

Zekat vermenin limiti kırkta bir olarak olması.

Ölen birinin Kırkı çıkması veya

Çocuğun kırkı çıkması gibi örneklerin dışında;

Bir fincan kahvenin Kırk yıl hatırı vardır.

Kırk yıllık dostluk 

Masallarda anlatılan kırk gün kırk gece düğünler

Kırk pınar gibi yer isimleri

Kadınlarda hamileliğin ortalama kırk hafta sürmesi ve bu örneklerin sayısının fazla olması ilgi çekici bir hal alıyor.

Bu ilgi çekici durumlar silsilesi beraberinde Kırklar Dağı ile ilgili birçok efsanenin doğmasına sebep oluyor.

 

Kırk kedi efsanesi ve kırk güvercin efsanesi bunlardan en fazla ilgi görenleri olsa gerek.

 

Bu efsanelerin dışında istişarenin önemini anlatan ve bizlere öğüt veren bir rivayete bu yerin ismini Kırklar Dağı’nda toplanan Kırklar Meclisi’nden aldığı yönünde. Kadim Diyarbakır’da yaşayan farklı dinlerden, dillerden, milletlerden olan kırk bilge insandan oluşan bu meclis kentin sorunlarını tartışır, çözüm yolları arayıp yöneticilere öneriler sunar, yol gösterirmiş.

 

Şimdilerde bile bu tarzda birlikteliğe herkesin ihtiyacının olduğunu düşünüyorum.

 

Küçük veya büyük tüm sorunlarımızın diyalog ve karşılıklı istişare yöntemiyle çözüleceğine olan inancımı belirterek, çözüm odaklı düşüncelerin bizlere kazandıracağı maddi, manevi hazzı hatırlatmak isterim.

 

Nereli olursak olalım bir şehri tanırken veya tanımaya çalışırken kendimizi de o şehrin bir parçası olarak görmek bakış acımızı daha berrak ve anlaşılır kılacaktır.

 

Bu bağlamda Kırklar Dağı ile ilgili kapsamlı bir çalışma yapılması ve koruma altına alınması şehrin tarihi ve kültürüne sunacağı katkının yanında, toplumları bu tanıtımlar sayesinde bir araya getirmenin ve toplumları yaşam biçimiyle tanımanın en etkili yolu olacaktır.

 

Bütün efsaneler geçmiş yaşantıların özeti niteliğindedir.

 

Geçmişi öğrenmenin, geleceği görerek yaşamak adına daha anlaşılır olacağı kanaatindeyim.

 

Geleceğe anlam katan ortak değerlerde buluşmak dileğiyle...