Diyarbakır’da bulunan birçok eserin, taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının önemini anlamaya çalışmamız gerektiği kanaatindeyim.
Aslında her eserin kendine has özel durumları ve hikayeleri mutlaka vardır.
Bu özel durumların asıl kaynağını değerler olarak görüyorum.
Surları, burçları, hanları, hamamları, bahçeleri ve nehirleri ile yaşama dokunan ve yaşamdan izler taşıyan her şeyi anlatan değerler.
Değer: Tutum ve davranışlarla insan yaşamını etkileyen insanoğlunun kişiliğinin oluşmasına katkı sağlayan ve kültürleri oluşturan, aynı zamanda kültürlerin toplumsallaşma sürecinde öğrenme yoluyla biriktirdiği bütüne denir.
Değerlerin kaybolması toplumda kabul görmüş insani davranışlardan uzaklaşmak anlamına gelir.
Diyarbakır’ın kültürel değerlerini anlamaya çalışırken kaybettiğimiz veya unutulmaya yüz tutan kültür varlıklarının toplumu ayakta tutan bu değerlerle harmanlandığını hatırlatmak istedim.
Sosyalleşme sürecinde değerler sayesinde toplumsal şahsiyet olgusunun yücelmesi ile oluşan kültürlerin özetini bilmemiz ve bunu yansıtan eserlere sahip çıkmamız bu anlamda büyük önem taşır.
Değerlerin kaybolmasıyla sosyal statü, ideal düşünmeden uzaklaşma ve sosyal baskıların açığa çıkacağını düşünüyorum.
Sonuçta kültürün öğrenilerek gelişip değiştiği bir ortamda ideal yaşamın geliştirile bilmesi için uygulanması ve hayatın içinde canlı tutulması gerekiyor.
Kabul görmeyen ve unutulan kültürel değerler yok olmaya doğru ilerlerken toplumsal bütünlüğün çöküşünü hızlandırır.
Toplumun ani değişimi farklılaşma sürecini hazırlar.
Bu anlatımlarla kültürel değerlerin; iyi ve doğru olanı yansıtan toplumu evrensel doğrulara inanan bireylere dönüştüren ahlaklı kişiliği oluşturan bir basamak olduğunu hatırlayıp kendimiz ve gelecek nesiller için, kültürüne ve kültür varlıklarına sahip çıkan bir toplum oluşturalım.
Bu sayede hayatımıza anlam katalım.
Hayatımızdaki her şeyin daha anlamlı olması dileğiyle.